“TSK Örgütü üyesiyim, başında da Necdet Özel var”

İstanbul’da yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Adana’da MİT TIR’larının durdurulmasında görev alan, “TIR’larda bulunan malzemenin ifşası için çaba sarf etmek”, “hükümeti zor duruma düşürmeyi hedeflemek”, hükümeti devirmeye teşebbüs”, “terör örgütü üyeliği” ile suçlanan askerlerin mahkeme sorgusu tutanakları ortaya çıktı.

İfadelerde bazı askerler, TIR’ların içerisinde küçük savaş gruplarının kullanamayacağı nitelikte mühimmatlarının bulunduğu, kamera ile görüntülendiğini anlattı.

Bir asker ifadesinden durdurulan TIR’larda şoförün yanında bir şahsın oturduğunu kimliğini sorduğunu, şahsın sana söyleyemem dediğini daha sonra subay kimliğini gördüğünü, bunu da üstlerine söylediğini ifadesinde söyledi.

Ayrıca, bir askerin ifadesinde henüz TIR’lar durdurulmadan DHA ve Sabah muhabirlerine TIR’ların durdurulacağı yeri arayarak söylediğini söylemesi dikkat çekti.

Askerlerden biri olay yerine giderken silahını evde unuttuğunu anlatırken, bir başkası da “olay yerine şehit veya gazi olmak için gittik, terör örgütü üyesi suçlamasıyla buradayız” dedi.

Öte yandan, bir başka asker ise “hangi terör örgütüne üyeyim öğrenmek istiyorum. TSK örgütü üyesiyim.Başında Necdet Özel var. Emirleri ondan alırız.”

Askerlerden biri de “MİT’e ait TIR’lar olduğunu bilsem emri yerine getirmezdim” diye ifade verdi.

İşte o ifadeler:

H.Y : “TIR’ın durdurulması ile ilgilim yoktur.ben M.F ve M.Ç ile birlikte yaklaşık 2,5-3 saat sonra olay yerine gittim. TIR’ın aranması ile ilgili olarak hiç kimse ile bir diyaloga girmedim. Bu konuda diyaloga giren ilçe jandarma komutanı K.A’dır. Biz gittiğimizde o oradaydı. Kırıkhan Merkez Karakol Komutanı da oradaydı. Adım hiçbir yer de geçmemektedir.”

Numaraların MİT’çilerin olduğunu Mart ayı içerisindeki idari soruşturmadan öğrendik”

M.Ö: “Esenboğa Havalimanında Barış isminde bir haber elemanının H.İ.K arkadaşımıza kaçakçılıkla ilgili bilgi vereceğini söylemesi, H.İ arkadaşımızın da bu konu ile benim ilgilenmem nedeniyle kendisinin bana yönlendireceğini söylemesi üzerine bu haber elemanı ile üçümüz birlikte buluştuk. Bize 5-6 tane telefon numarası verdi. Bu numaraların kaçakçılık yaptıklarını (hangi kaçakçılık yaptıklarını söylemedi) bize söyledi. Ben bu numaralar üzerine çalışma yaptım. Kimlik ve adres bilgilerine ulaştım. Herhangi bir kurum ismi geçmiyordu. Her birisi farklı bir şehirde olduğu için ben bir anlam yükleyemedim. Daha geniş bir araştırma yapılması kanaatiyle önleme dinlemesi kapsamında bu isimlerle ilgili daha iyi bilgi sahibi olabileceğimizi düşündük. Bunun üzerine bu numaralarında arasında bulunduğu 12 numara ile Ankara Ağır Ceza Mahkemesinden 07.01.2014 tarihinde dinleme kararı aldım. Bu karar kapsamında bu numaralardan hiçbirisini dinlemedim. Bazı numaraları G.M arkadaşımız dinlemiş, kendisi bazı sonuçlara varmış. Ancak bunları benimle paylaşmadı. Sadece yaklaşık 1 ay kadar sonra “bu numaraları nereden bulmuştun” diye sordu. Bunun haricinde bir şey söylemedi. Bu numaraların MİT’çilerin olduğunu Mart ayı içerisindeki idari soruşturmadan öğrendik. Bu nedenlerle müspet suçlamaları kabul etmiyorum. İstanbul Emniyetinden başka birimden aldığımız iddiası doğru değildir.”
İ.K: “Dini motifli terör örgütleri görev alanım olduğu için beraber çalıştığım olay tarihi öncesinden 2 yıldan beridir görüştüğüm haber elemanının kaçakçılıkla ilgili bazı numaraları ve isimleri vereceğini beyan etmesi ben de konuya bakan M arkadaşımızı durumdan haberdar ettim. Üçümüz birlikte oturduk ve haber elemanından bu numaraları aldık. Daha sonra M.Ö arkadaşımızın bu numaralarla ilgili nasıl bir çalışma yaptığını, dinleme yaptırıp yaptırmadığını bilmiyorum. Bu numaraların MİT’çilerin olduğunu Mart ayı içerisindeki idari soruşturmadan öğrendik.”

“TIR’larda patlayıcı olabileceğini bunun vicdani sorumluluğunu taşıyıp taşıyamayacağından emin olmadığını bana sordu”

H.G: “Ankara İl Jandarma Komutanlığında İstihbarat Daire Başkanlığından D kısım amiri olarak görev yapmaktayım. Görevim esnasında 2013 yılı sonlarına doğru çalıntı araçlarla ilgili bir çalışma yaptık. Bu çalışmalar neticesinde İstanbul ilinden çalınıp, üçerli beşerli konvoylar eşliğinde bir polis plakasının takılı olduğu bir araç önderliğinde bu araçların Suriye’ye götürüldüğü bilgisine ulaştık ve bu çalışmalar neticesinde yaklaşık 20 kişi tutuklandı. Bunların 3’ünün El Kaide ile bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Ankara Emniyet Müdürlüğünden E.V isimli müdür A.D ismini verdi. Bu isim üzerinde çalışmalar yaptığımızda bazı MİT mensuplarının bu olayla bağlantısı olduğunu gördük. Faaliyetlerinde devlet faaliyeti olabileceği düşüncesiyle çalışmalarımızı sonlandırdık. Bu bağlamda 26\10-25\11\2013 tarihinde iki ayrı yazı ile MİT’e bilgi verdik. Bu yazılarımızdan birincisinin hemen akabinde Milliyet Gazetesi’nde bizim çalışmalarımızla ilgili olarak haberin yayımlandığını ve bu araçların MİT’in başarısı neticesinde yakalandığını öğrendik okuduk. 2013 Aralık ayında 1 aylık iznimi kullandım. İznim bitiminde Ocak ayı başında görevime başladım. Emrimde bulunan birim amirlerinin usulune uygun istihbarat dinleme çalışmalarını ve taleplerini görevim gereği onayladım. Bu doğrultuda M’nin hazırladığı haber kaynağı irtibat formu, görev sonuç formu ve önleme dinlemesi talep formu diğer belgelerin tamam olduğunu görünce imzaladım. Bu belgelerin hiçbirinde bu isimlerin herhangi birisinin MİT mensubu olduğuna yönelik bilgi yoktu. Benim imzam şekli bir imza, kontrol ettiğimin imzasıdır. Önleme dinlemesi yapılan şahısların kesinlikle MİT mensubu olduğunu bilmiyordum. Bu dinleme çerçevesinden G.M çalışmaya başladı. 18 Ocak akşamı saat 18.30 sıralarında G beni arayarak görüşmek istediğini söyledi. Ben de eşim, çocuğum ile birlikte geçerken görüştüm. Görüşmede numaraların ikisinde hareketlilik olduğunu, “açık mı olacak kapalı mı olacak, aynı yerde mi buluşacağız, nereden gideceğiz” şeklinde dikkat çekici konuşmalar olduğunu söyledi. Ben de kendisine faaliyetlerine devam etmesini, göreve çıkmasını gerektirecek bir durum olursa bana bilgi verip, çıkmasını söyledim ve eşimle birlikte yemeğe çıktım. Alışverişimi yapıp evime gittim. Geceleyin saat 23.00 sıralarında G beni tekrar aradı,  göreve çıkacağını söyledi. Ben de çıkabileceğini söyledim. Kendisi bir şekilde bu araçlarla irtibatı sağlamış, araçların önünden geçen 3 adet TIR olduğunu tespit etmiş. Bir müddet takip ettikten sonra dönüşe geçip beni aramış, ben de tekrar evimin önünde aşağı indim ve onunla görüştüm. Konunun bizim sınırlarımızın dışına çıktığını artık bizi ilgilendirmediğini, şube müdürünü de talimatının bu yönde olduğunu kendisine söyledim. Hemen ardından daha önce koordineli olarak çalıştığımız ve faaliyetler gerçekleştirdiğimiz Adana İli Jandarma İstihbarat Üsteğmeni Ö.K’yi aradım ve takip ettiğimiz bazı araçlar olduğunu ilerleyen saatlerde koordineye ihtiyacımız olabileceğini söyledim. Sonrasında G ile ayrıldık. O şubeye gitmiş. Bilahare onu aradım. Sistemin başında olduğunu söyleyince ben de şubeye gittim. Kendisi de bu TIR’larda patlayıcı olabileceğini bunun vicdani sorumluluğunu taşıyıp taşıyamayacağından emin olmadığını bana sordu. Telefon kartı alacağını bana söyledi. Ben de kendisine yoldan geçerken gösterebileceğimi söyledim. Alaydan çıkarken yakınlarda bir büfe olup olmadığını G bana sordu. Telefon kartı alacağını söyledi. 100-150 metre gitti, orada durdu. Ben de büfeden kartı alarak G’nin yanına gittim ve kartı verdim. Bir haber elemanı ile görüşeceğini söyledi. Ben de yalnız görüşmesinin uygun olacağını arabamı park ettikten sonra benimle birlikte görüşmesini söyledim. Ben arabamı park ettikten sonra onun arabasına bindik. Etlik semtine gidip bir mahalle arasında girdik. Ben arabanın içerisindeyken kendisi çıktı. Yaklaşık on dakika sonra geri geldi, haber elemanını göremediğini söyledi. Biz de birlikte evlerimize gittik ve ayrıldık. Olay patlak verdikten sonra G’nin o esnada ihbar yaptığını hakkımızda yürütülen idari ve adli soruşturmadan öğrendim. Bu olaylarla ilgili olarak görevim ile ilgili olarak kısaca olaylar bu şekilde gelişmiştir. Bilahare soruşturmalar esnasında G arama yaparken benim gözcülük yaptığım iddia edilmiş, gerek görüntülerde bulunan şahsın bana benzememesi ve gerekse gözcülük yapmadığıma dair alınmış bilirkişi raporu dosyada vardır. Bu telefon araması sırasında gözcülük yaptığıma dair iddialar ve tutanaklar tamamen uydurmadır. Bu hususta savcılığa şikayette bulundum. Soruşturmalar devam etmektedir. Bunun gibi dosya kapsamında başka sahtecilikler de olacağı kanaatindeyiz. Olay bu şekilde her aşamasını samimi bir şekilde anlattım.”

“Adana’yı aradım. Bilahare ihbarımın doğru çıkıp çıkmayacağı amacı ile haber sitelerine ve televizyonlara baktım”

G.M : “ Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat şubede kısım amirliğinde görevli astsubayım. 7 Ocak 2014 tarihide komutanım H.G tarafından üzerinde çalıştığım bir konu olup olmadığının sorulması üzerine herhangi bir konunun olmadığını söyledim. Kendisi bana M astsubayın uyuşturucu konulu önleme dinlemesine yönelik takibi yapmam yönünde talimat verdi. Dinlemeleri yaptığım sırada şüpheli şahıslardan bir tanesi “sandıklar nerede misafirler sandıklara bakacak, sandıkları açalım mı, sandıkları misafirlere götürelim mi” gibi şüphe çeken üstü kapalı konuşmalara istinaden konuşmaları detaylandırmam amacıyla 14 ve 17 Ocak’ta dinlemelerin ayrıntılanması için yeni önleme dinlemesi talebinde bulundum. Son olarak 18 Ocak 2014 akşamı saat 15.00 sıralarında dinlediğim iki numaranın şüpheli konuşmalar yaptığını, “bugün yine yolculuk var, 3 tane misafir var, aynı yerde buluşalım, açık mı olsun kapalı mı olsun, gece 12’de her zamanki yerde buluşup” şeklinde konuşmalar geçtiğini söyledim. H komutanımın ifadesinde belirttiği üzere, kendisini durumdan bilgilendirdim ve bu numaraları takibe başladım. Buradan itibaren yaşananlar ihbar yaptığım saate kadar yaşanan olaylar H.G komutanımın anlattığı gibi olmuştur. İhbar esnasında ben ise bu TIR’lardaki malzemenin uyuşturucu olamayacağını, batıdan doğuya sevkiyat olması sebebiyle dorselerdeki kasaların çelik kasa olması sebebiyle silah ve mühimmat olabileceğini kendime göre değerlendirerek, bu durumu Adana İl Jandarma komutanlığına ihbar etmeyi tasarladım. Ancak komutanıma bunu söylemedim. Birlikte gittiğimiz araçtan haber elemanına bakma maksadı ile ayrılıp, önce 0322 323 XX XX numaralı hattı aradım. Buradan bana ihbarların 0322 156 XX XX numaralı hattın aranarak yapılması şeklinde yönlendirdiler. Bunun üzerine bu hattı aradım. Takibi esnasında plakalarını aldığım TIR’ların plakasını vererek , silah ve mühimmat taşıdıklarını Ankara’dan yola çıkıp Adana’ya doğru geldiklerini isimsiz bir ihbarla  söyledim. Aldığımız önceki önleme dinlemeleri kararı Hatay-Ankara hattına ilişkin olduğundan bu yönde bir tahminde bulundum. Bu nedenle Adana’yı aradım. Saat 06.00 sırlarında son sinyali Aksaray’ı geçer geçmez o civarda vermişti. Bu nedenlerle daha öncesinde oto hırsızlığı olayından dolayı Adana ile çalıştığımızdan dolayı Adana’yı aradım. Bilahare ihbarımın doğru çıkıp çıkmayacağı amacı ile haber sitelerine ve televizyonlara baktım. İhbarın doğru çıktığını ancak TIR’ların MİT’e ait olduğunu öğrendim. Bu konudan dolayı da üzüldüm. Ben terör örgütlerine ait olacağını tahmin ediyordum. Olay üzerinden bir müddet süre geçtikten sonra 3 Şubat tarihinde komutanımın yanına giderek, olayın farklı yönlere çekilmemesi amacı ile kısım amirinden izin de olması nedeniyle E Yarbayın yanına giderek, olayı olduğu gibi anlattım. Bu olaylara ilişkin olarak gerek adli gerek idari 7 kez ifade verdim. 2 kez gözaltına alındım. Bu 3. Gözaltı. Bir kez serbest bırakıldım. Birinde tutuklandım. İtiraz üzerine ondan da serbest bırakıldım. Tüm olaylar bu şekilde olmuştur.”

“MİT mensuplarının dinlenip takip edilmesi olayı ile ilgili ayrıntılı bir bilgi sahibi değilim”

E.D: “olay sırasında Ankara İl Jandarma Komutanlığında İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordum. MİT mensuplarının dinlenip takip edilmesi olayı ile ilgili olarak ayrıntılı bir bilgi sahibi değilim. Zira konuyu uyuşturucu ve kaçakçılık konusu olarak emrimde çalışan personelim bana bildirmişti. Ben de konunun kendilerince takip edilmesini söyledim. Kendilerine araçların il dışına doğru yönlendirilmesi durumunda takibi bırakmalarını konunun artık bizi ilgilendirmediğini söyledim. Adana’yı aramaları hususunda kimseye talimat vermedim. Hangisinin haber elemanlarıyla ne şekilde görüştüğünü, hangi haber elemanı ile görüştüğüne dair ayrıntılı bir bilgim yoktur. Çalışma sistemimizde zaten böyle bir usul de yoktur. 19 Ocak’ta takip edilen MİT mensuplarının dinlenme kararı 14 Ocak’ta çıktığı sonradan anlaşılmaktadır. 7 Ocak’taki kararda sadece bir MİT mensubunun ismi ve numarası bulunmaktadır. Bu husus MİT müsteşarlığı yazışmalarından anlaşılmakta, haber elemanlarının ya da İstanbul Emniyetinden bu numaraların alınıp, takip edildiği iddialarını da çürütmektedir.”


A.Y: “ Ben olay günü akşam 20.00 sıralarında G komutanımızın araması üzerine iş yerine gittim.  Saat 22-23.00 sularında tek başıma iş yerinde bahse konu araçları takip etmeye başladım ve telefonla araçların sinyal bilgilerini bildirdim. Bu araçların MİT’e ait olduğundan hiçbir şekilde bilgim yoktur. Bunlara ilişkin hiçbir konuşma gerek G gerekse C komutanımla aramızda geçmemiştir.”

“TIR’larda çeşitli ebatlarda mühimmat olduğunu gördük ve görüntüledik”

Ö.K: “Adana Ağır Ceza Mahkemesinde 2014\161 sayılı dosya ile yargılanmam devam etmektedir. Olay günü saat 04.00 sıralarında Ankara’dan H.G’nin beni aramasıyla “takip ettiğimiz konuyla ilgili ilerleyen saatlerde koordinasyon gerekebilir” demesi üzerine ben de durumu Akomdan sorumlu H.Ö’ye bildirdim. Bu konunun daha önce takip ettiğimiz plakası klonlanmış araçlarla ilgili bir konu olduğunu değerlendirdim. Olaydan bir gün önce daha önce sadece bir kere gördüğüm haber elemanı olarak kullanmadığım ismini M olarak bildiğim soyadını bilmediğim bir şahsın beni tanıyarak “komutanım kahvehanede birileri konuşuyordu Suriye Reyhanlı bomba gibi bir şeyler söylediğini duydum” şeklinde bilgi vermesi, 19 Ocak’ta Islahiye’de HDP’nın Rojova’ya destek mitingi olması, tarafımıza Güneydoğu bölgesinde bir takım iç karışıklığı eylemlerinin yapılabileceği 2 adet resmi yazılı bilgiyi de  kendi uhtemde değerlendirdim. Bilahare sabah 06.00 sularında olayla ilgili olarak C.Savcısı Aziz beyle değerlendirdim. Beni evine davet etti. Konuyla ilgili gelişme olduğunda beni kendisini haberdar etmemizi söyledi. Onun yanında ayrılınca malum ihbar haber merkezimize düştü. Bu ihbar üzerine tekrar şube müdürümüzün emri doğrultusunda savcı beyle görüştüm. Verilen plakaların sorgulamaları birimimizde görevli arkadaşlar tarafından yapılmış. Bir şirket veya şahıslar üzerine kayıtlı sivil plakalardı. Savcı beyle yaptığımız görüşme neticesinde, elindeki mevcut dosyalarla yaptığı değerlendirme sonucu El Kaide bağlantılı terör örgütüne silah ve mühimmat sağlama konulu bir arama talebi düzenlememizi söyledi. Bu talebi S başçavuş kaleme aldı. Daha sonra savcı beyin bu talepten sonra sözlü bir takım talimatları oldu. Olay yerine kuvvetli bir şekilde gitmemiz, yanımıza jammerları almamız, istihbarat ve komdan elemanları almamızı bomba arama köpeği ve kamera ile aramanın kayıt altına alınması talimatını aldık. Bunun üzerine Seyhan Sirkeli gişelerinin çıkış kısmında pozisyon aldık. TIR’lar geldiği zaman TIR’ları durdurduk. Aralarına daha sonra tehlikeli bir şekilde gelip manevra yaparak giren AUDİ marka bir araç oldu. Bu araçtan inen iki kişi hiç kimseye bir şey söylemeden agrasif tavırlar sergileyerek küfürlü konuştu. Kendilerini kelepçelememize karşı çıktılar ve arbede oluştu. Ben de görevlilerin şahısları kelepçelemelerine yardımcı oldum. Daha sonra şahıslardan bir tanesi “kim olduğumu bak da gör” diyerek cebini gösterdi. Ancak aradan 15 dakika geçtikten sonra bunu söyledi ve benim defaatle sormam üzerie bunu söyledi. Ben de gösterdiği cebinden kimliğini çıkartarak cüzdanına baktım ve MİT mensubu kimliğini gördüm. Olay yerinden savcıyı arayarak şahısların kendisinin MİT mensubu olduğunu söyledim. O da kelepçelerin çıkartılması talimatını verdi. TIR’lardan iki tanesinden inen 2 kişinin de MİT mensubu olabileceğinden onlara da o saatten sonra o şekilde davrandım. Kendileri ile konuşmamızda C.Savcısının yolda olduğunu, Seyhan’daki kışlaya hep birlikte giderek, bizim de aradan çekilerek, konuyu C.Savcısı ile kendilerinin halletmesinin daha iyi olabileceğini söyledik. Onlar da kabul etti. Bunlardan önce TIR’larda çeşitli ebatlarda mühimmat olduğunu gördük ve görüntüledik. Bu arama ve görüntüleme olayı MİT mensuplarının kimliklerini öğrenmemizden önceydi. Öğrendikten sonra herhangi bir kayıt işlemi yapmadık.  Bilahare vardığımız yukarıdaki mutabakat doğrultusunda Seyhan’a doğru hareket ettik. TIR’lar önden gitti. MİT mensupları kendi arabalarına bindi. Ceyhan İlçe Jandarma Komutanı ile birlikte kendi araçlarına bindiler. Biz de kendi resmi araçlarımızla yola koyulduk. MİT mensupları hızlı bir şekilde gidip ileride TIR’ların önünü tekrar kesip durdurmak suretiyle TIR’ları süren Jandarma personelinden anahtarları almak suretiyle vardığımız mutabakata aykırı olarak bir eylemde bulunmuşlar. Ben gittiğimde anahtarların MİT mensuplarında olduğunu gördüm. C.Savcısı ile konuştum böyle bir şeyin kabul edilemeyeceğini, o TIR’ların Seyhan’a devam etmesi gerektiğini bize söyledi. Bu konuda anahtarların alınması ve Seyhan’a devam edilmesi konusunda bize talimat verdi. Bu esnada, TIR’lardan birinin anahtarını MİT mensuplarının kendi şoförlerine verdiğini gördüm ve anahtarları ellerinden seri bir hareketle aldım. Bilhare aldığım şahıs bana yumruk attı. İkimiz birlikte yere düştük. Tırmalama ve ısırma gibi eylemlerde bulundu. Ancak ben de anahtarları başka bir arkadaşıma attım ve bu TIR Seyhan’a doğru hareket etti. Diğer TIR’lar olay yerinde kaldı. Anahtarlar biz de değil diyerek bu TIR’ların da orada kalmasını sağladılar. Daha sonra savcının olay yerine gelmesini söyledik. Kısa süre sonra zannediyorsam daha önce yola çıkmıştı. Olay yerine geldi. Onun akabinde kısa süre sonra emniyet teşkilatı yaklaşık 300 kadar özel harekat ve çevik kuvvet gücüyle TIR’ların ve bizim çevremizi sardı. İl Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı, İl Valisi peyderpey olay yerine geldi. Onun da bir ara “bunlar benim personelim değil ben tanımıyorum” dediğini duydum. Yaklaşık bir saat kadar olay yerinde bu şekilde bekledikten sonra TIR’lar MİT mensuplarınca olay yerinden götürüldü. Dönüp doğu istikametine doğru emniyet eşliğinde gözden kayboldular. Biz takip etmedik. Kendi rızamla ifade vermeye geldim. Kaçma şüphem yoktur.”

“Küçük savaşçı grupların kullanamayacağı ebatta top mermisi ve mühimmatın bu TIR’larda bulunduğunu gördük”


H.Ö:Ben terörist değilim, teröristlere karşı savaşıyorum. Amirlerimin ve C.Savcısının talimatlarını yerine getirdim. MİT kanunun 26.maddesinde yapılacak olan uygulamayı kolluk güçleri olarak C.Savcısının ve sıralı amirlerimizin talimatı olduğu halde muhakeme etmek ya da değerlendirmenin bizim açımızdan oldukça zor olduğu kanaatindeyim. Ben TIR’ları ne durdurmaya, ne de aramaya, ne de bırakmaya yetkili değilim. Sayısız ödül ve takdirim vardır. Cezam yoktur. Başarı ile görevimi yerine getirdim. TIR’larda yaptığımız arama ve görüntüleme esnasında küçük savaşçı grupların kullanamayacağı ebatta top mermisi ve mühimmatın bu TIR’larda bulunduğunu gördük ve savcı beyle tutanak altına aldık. Müspet suçlamaları kabul etmiyorum.”

“Sandıkların içerisindeki top, tank ve mühimmat görüntülerinin yayınlanması halinde devletimiz zarar görecektir”

B.K: “ Ben 20 senedir Jandarma teşkilatında , istihbarat teşkilatında görev aldım. Bir sene öncesinde cereyan eden bu olay nedeniyle hainlikle casuslukla suçlandım. Son gözaltından sonra görüntülerim ve ismin bazı medya organlarında yayımlandı. Yıllarını teşkilata vermiş bir ordu mensubu olarak, bu durumu hak etmediğimi düşünüyorum. Terörle mücadele kanunun 6.maddesi gayet açıktır. Bu durumun açıkça aykırı olduğunu düşünüyorum. C.Savcılığının sevk yazısında belirtilen ve benim yaptığım söylenen eylemlerin hiçbirini kabul etmiyorum. Komando askerini olay yerine toplamaya ilişkin bir yetkim yoktur. Ben istihbarat birimindeyim. Kendi astlarıma emir veririm, üstlerimden emir alırım. Olay yerine gelen MİT mensupları gerek geliş şekilleri itibariyle gerek olay yerindeki hareketleri ile tamamen şüpheli hareketlerde bulunmuşlardır. Bunun üzerine de olay yerindeki asker kendi emniyetleri için davranmaları gerektiği gibi davranmışlardır. Alınan ihbarın vehameti ve TIR’ların içerisindeki tahmin edilenler nedeniyle asker eğitiminde gereği davranması gerektiği gibi davranmışlardır. 15-20 dakika sonra bu şahısların MİT mensubu olduğunu biz anladık. Bu anlamadan sonra bizim jandarmanın hal ve hareketleri tamamen değişmiştir. O saatten sonra olay tamamen C.Savcısının talimatları ile gerçekleşmiştir. C.Savcısının sözlü ya da yazılı talimatları olduğu zaman bizim de kolluk görevimiz her zaman vardır. Bu olayda bu şekilde talimatları olmuştur. Olayın büyümesinde ve uzamasında jandarmanın en ufak bir katkısı olmamıştır. Tamamen MİT mensubu olayı uzatmış ve büyütmüştür. Olay MİT’in koordinasyonsuz bir şekilde faaliyet gerçekleştirmesinden ve kimliklerini ilk aşamada ibraz etmemesinden kaynaklanmıştır. Olayla ilgili Adana’da devam eden dava vardır. Olay yerinde jandarmanın çektiği görüntülerden bir kısmı internet ortamında yayınlandığı, MİT mensuplarının yüzlerinin kapalı bizlerin açık olarak yayınlandığı bu görüntülerle ilgili suç duyurusunda bulunduk. Bu görüntülerden daha beter olanların yayınlanmayacağının garantisi yoktur. Ajans haber logosu ile internette bu görüntüler vardır. Bu görüntülerin devamında sandıkların içerisindeki top, tank ve mühimmat görüntülerinin yayınlanması halinde devletimiz zarar görecektir.”
İ.A: “MİT personeli TIR’ları durdurduktan sonra kimliklerini ibraz etmediler. İkinci durdurulduktan sonra da savcıya ibraz etmediler. MİT’in olayla ilgili bizi bilgilendirmemesinden olay büyümüştür.”

“Ben TIR’ların MİT’e ait olduğunu bilseydim böyle bir emri yerine getirmezdim”

S.Ö: “Uzun yıllardır bu meslekteyim. Ödüller aldım. Çatışmalara girdim. Defalarca yaralandım. Müspet suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Görevim gereği yaralandım da şu an burada bulunmam beni çok kırmış ve incitmiştir. Bunları da göreceğimiz varmış. Mesleğe girerken yemin ederiz. Yemin doğrultusunda yemine sadık kaldım ve kalmaya da devam edeceğim. İl jandarma komutanlığı ve savcının talimatı ile yürütülmüştür. Ben ve personel bu emirlerin dışına çıkmamışızdır. Bu konu ile ilgili defalarca ifade verdim. Burada neden bulunduğumu ben de anlamadım. Son olarak bu ihbarın geldiği esnada bütün planlamanın yapıldığını görevlendirmeleri yaptığını gördüm. Bana da görevlendirmeleri söyledi. Bu ihbarı bana söyledi. Diğer arkadaşların anlattığı gibi olmuştur. Alay komutanına bu durumu valiye bildirip bildirmediğini sordum. Kendisi de bana bildireceğim zamanı ben bilirim dedi. Bu olaylardan bir gün sonra yanına gidip “keşke bildirseydiniz de bu olaylar yaşanmasaydı” dediğimde “ben ne yapabilirim olayların gizli olduğunu bana kimseye bildirmemem gerektiğini” söyledi. Kendisini Adana Başsavcısının da aradığını ve bu olayı amirlerinde ya da validen ve diğer devlet görevlilerinden gizlemesi gerektiğini yoksa hakkında yasal işlem yapacağını söylediğini bana alay komutanı söylemiştir. Olayın cereyan ediş şekli itibariyle MİT görevlilerini art niyetli olduğunu düşünüyorum. Ben TIR’ların MİT’e ait olduğunu bilseydim böyle bir emri yerine getirmezdim. Bu konuyla ilgili benim adli kolluk görevim yoktu. Personelin güvenliğini sağlama görevim vardı.”

“Hangi terör örgütüne üye olduğumu öğrenmek istiyorum. Ben TSK örgütüne üyeyim. Başında da Necdet Özel vardır”


H.K: “Hangi terör örgütüne üye olduğumu öğrenmek istiyorum. Ben TSK örgütüne üyeyim. Başında da Necdet Özel vardır. Emirlerimizi ondan alırız. Olay günü vekaleten Asayiş Şube Müdürlüğüne bakıyordum. El Kaide nereden çıktığını önceki arkadaşlarım anlattı. İstihbaratçı olmadığım için talepteki El Kaide meselesini önemsemedim. Yazılı emir ile birlikte olay yerine bomba arama köpeği ve olay yeri inceleme ekibiyle gittim. Gelen TIR’lardan kimlik göstermediler. MİT TIR’ları olduklarını sonradan öğrendik. Bize hareketlerde bulundular. Bize casusluktan yargılanacağımızı söylediler. Dedikleri de çıktı. Beraberimde götürdüğüm köpekler TIR’lardaki bütün kasalara pozitif tepki verdi. Bir adet numune alındı. Ben TIR’ların hiçbirisine binmedim. Eskortluk ederek savcı talimatı doğrultusunda güvenli bir yere çektik. TIR şoförünün kasıtlı olarak TIR’ı arızalandırmak için el freni ile gittiğini gördük. Suçlamaları kabul etmiyorum.”
İ.Ö: “MİT’çiler bana savcıya hakarette bulundular. Kimliklerini söylemediler. Savcılardan talimat alan komutanlarımızın emirlerini yerine getirdik.”

Operasyonun yerini saatini, olaydan önce basına söylemişler

İ.K: “TIR’ların durdurulacağını benim basınla ilişkilerimin iyi olduğundan H üsteğmen basına haber vermemi istedi. Ben de DHA ve Sabah muhabirini arayarak TIR’ların durdurulacağı zaman ve yeri kendilerine söyledim. Ancak bunları yaparken TIR’ların MİT TIR’ları olduğunu bilmiyordum. Olay bu şekilde olmuştur. Suçsuzum.”
“Şehit ya da gazi oluruz diye operasyon yaptık, terör örgütü üyesi olarak buradayız”
S.A: “TIR’ların MİT TIR’ı olduğunu bilmiyorduk. Olay yerinde ne şekilde faaliyette bulunacağını bilmiyorduk. Alay Komutan yardımcısı S , kısa bir brifing vererek El Kaide örgütüne gidecek olan mühimmatları durduracağımızı söyledi. Brifing sonunda bu faaliyetler sonucunda şehit ya da gazi olacağımızı düşünerek bu faaliyetleri yaptık. Ancak ikisi de olamadık. Şu aşamada Terör Örgütü Üyesi olarak burada bulunuyoruz. Arkadaşlarım ve ben bu ithamları hak etmiyoruz. Biz jandarma komutanının emirlerine tabiyiz. Kolluk görevini yerine getirmek için olay yerine gittik. Kasıtlı olarak yapılmış bir hareket değildi. Gelenlerin MİT mensubu olduğunu bilmiyorduk.”

“3 Ay önce içerisinde bulunduğum araç mayına bastı”

R.A: “Olay yerine gittiğimde saat 10.45’ti. bütün personel orada hazır vaziyette bekliyordu. Komutanlarımın adli yetki konusunda yaptıkları savunmaya katılıyorum. C.savcısının emirlerini sorgulayacak yetkim yoktur. Emir açıkça kanuna aykırı bir emir değildir. Bundan 3 ay önce içinde bulunduğum araç mayına bastı ve belimde üç kırık vardır. Karşınızdayım. Suçsuzum.”
K.Ç: “Bizim durdurduğumuz TIR’da MİT görevlisi yoktu. Şoför vardı. Biz resmi şahıslara dokunmadık. Bu nedenle müspet suç oluşmamıştır.”
A.P: “Emir açıkça kanuna aykırı bir emir değildir. MİT mensuplarına silahlı müdahalede bulunmadım yere yatırmadım. Benim görevim TIR şoförlerinden birini almaktı. Arabadan in dedim indi. O sade bir vatandaştı.”
G.E: “Kelepçeleme işlemini ben yapmadım. Suçsuzum.”

“Herkese küfrediyorlardı”
G.A: “Olay yeri görüntüleri dikkatlice incelendiğinde herkese aynı iddia ile suçlama yapılamayacağı anlaşılacaktır. Herhangi bir görev bana verilmedi. MİT’çi olduklarını sonradan öğrendim. Şahıslarla herhangi bir temasım söz konusu olmamıştır. Bu şahısların olay yerinde agresif hareketleri vardı. Herkese küfür ediyorlardı. Savcıya da sinkaflı küfürler edip olay yerine çağırıyorlardı. C.Savcısı Aziz Takçı olarak kendisini tanıtan kişi MİT’çilerden kimlik istedi. Onlar da vermediler. Bunun üzerine savcı bey de TIR’lar üzerinde arama yaptırdı. Görüntü aldırdı. Emir komuta silsilesi içerisinde tarafıma verilen görevleri yerine getirdim.”
Operasyona giderken asker silahını evde unutmuş!!!
S.G: “Aktif olarak olayın içerisinde yer almadım. Suçsuzum.”
M.Ç: “Ben olay yerinde görevlendirmeye dahil olmadım. Takviye olarak bekletildim.”
Ö.M.G:Ben olay yerine giderken silahımı evde unutmuştum ve silahsız gittim. Ben de bu TIR’ı durdurduğum sağ kapısında bekledim. Zira o TIR’da tek bir şoför vardı.Suçsuzum, salıverilmeyi talep ediyorum.”
“Şoförün yanındaki şahsın askeri kimliğini gördüm”
M.S: “Durdurulan TIR’ların birinde kapısını açtığımda şoförün yanında oturan sakallı sırt çantalı birisi bana karışamazsınız dedi. Ben de kim olduğunu sordum sana cevap veremem dedi. Daha sonra cüzdanındaki askeri kimliğini gördüm. Ben de bir şey söylemeden kapıyı örtüp aşağı indim. Amirlerimizden Ö başçavuşa içeride bir subayın olduğunu söyledim. Bunun haricinde kimse ile muhatap olmadım ve fiilde de bulunmadım.”
“Numune al dediler, patlayıcı malzeme uzmanı değilim dedim”
M.Ş.A: “TIR’ların ilk durdurulduğu yerde kesintisiz olarak çekim yaptım. Durdurma faaliyetlerini ve TIR’ların aranmasını görüntüledim. Daha sonra ikinci durdurulan yerde TIR’lardan birinden numune almamı ve malzeme çıkarmamı söylediler. Ben de patlayıcı madde uzmanı olmadığımı bu konuda yetkim olmadığını söyledim. Olaydan sonra ilçe jandarma komutanlığına döndüğümüzde iki hafıza kartını da tüm amirlerimizin huzurunda B.K’ya teslim ettim. Bu işlemi kartları bilgisayara aktarmadan yaptım. Olayın hassasiyeti bunu gerektiriyordu. Görüntüleri başka birine vermedim. 23 Nisan’da nişanım vardır.”




Popüler Yayınlar