Saygılı: At hırsızı kılıklılara rejim muhafızı, işleme adam kaçırma, atıldığın yere zindan denir
Saygılı:
Hukuk devleti değilseniz, işlemi yapan
at hırsızı kılıklılara rejim muhafızı, yaptıkları işleme adam kaçırma, atıldığın
yere de zindan denir
Haklarında 32.Asliye
Ceza Mahkemesince verilen tahliye kararı uygulanmayan 67 polis arasında yer
alan eski Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı,
kararın uygulanmaması üzerine gönderdiği mektupla açıklama yaptı. Saygılı 3
sayfalık mektubunda, “25 Aralık’tan
tutuklu 7 eski Mali Şube Polisiyiz” dedi, onlarla aynı operasyonda
gözaltına alınan ve tutuklanan komiser Hüseyin Korkmaz için ise “25 Aralık’ta görev almadığı için onun
neden tutuklu olduğunu bilmiyoruz, onu da dahil edersek 8 kişiyiz” diye
sözlerine başladı.
Saygılı, mahkeme
kararının uygulanacağını bir an bile düşünmediklerini ifade ederken, kararı
uygulamayanlara “Sağ olsunlar bizi mahcup
etmediler” sözleri ile teşekkür etti.
Saygılı, mektubunda,
tahliye edilmemelerinin gerekçelerini “çok
fazla suç işlediler, suçları örttüler ki bizim konuşmamızı istemiyorlar,
Silivri en iyi susulacak yer” sözleri ile izah etti.
Saygılı ayrıca, “Eğer hukuk devleti değilseniz, bu işlemi
yapan at hırsızı kılıklılara rejim muhafızı, yaptıkları işleme adam kaçırma ve
hürriyeti tahdit, atıldığın yere de zindan denir” ifadelerini kullandı.
Mektupta, kararın uygulanmamasını
şu sözlerle değerlendirdi: “Hukuk
devleti değilseniz Sulh Ceza Hakimlikleri tiyatrosunun “hukuk oyunu” isimli
gösterisini izlemek ve yetinmek zorunda kalırsınız. Günümüzde mahkeme
kararlarını tanımayanlar, proje olduğu ilan edilen bir başka hakimliğin kararını
tanımamızı bekliyorlar. Kendini çıkardığı kanunların üstünde görmek, kuralları
sadece muhalifler uysun diye yapmak böyle bir şey işte.”
İşte
Saygılı’nın mektubunun tamamı
Bir sabah belinde
silahı olan at hırsızı kılıklı 3 adam kapınıza dayanıp, ellerinizi
bağlayabilir, apar topar bir araca bindirip bir yerlere götürüp hapsedebilir.
Eğer bir hukuk devletinde yaşıyorsanız o at hırsızı kılıklı kişilere polis,
yaptıkları işleme yakalama ve gözaltı işlemleri, ellerinizi bağladıkları şeye
kelepçe ve hapsettikleri yere nezarethane denir. Saygı duymanız gereken şey
kişinin kılık kıyafeti değil, her yaptığı işlemin kuralının, kararının,
süresinin olması ve bu işlemi profesyonelce yapıyor olmasıdır. Şeffaf, objektif
ve hesap verebilir olmasıdır.
Yok eğer hukuk devleti
değilseniz, bu işlemi yapan at hırsızı kılıklılara rejim muhafızı, yaptıkları
işleme adam kaçırma ve hürriyeti tahdit, atıldığın yere de zindan denir.
Kuralsız silahlıların
yaptıkları zorbalıklara, kurallı silahlıların yaptıkları işlemin tanımı , bir
devletin hukuk devleti olup olmamasına göre değişiyor.
Asliye Ceza
Mahkemeleri, Sulh Ceza Hakimleri neredeyse 40 defa birbirinin fotokopisi
intibası uyandıran detaysız, delilsiz kararlarla tutukluluğumuzun devamına karar verdikten
sonra, haklarında yaptığımız reddi hakim talebini kabul etti ve bir başka
Asliye Ceza Mahkemesini tahliye taleplerimizi görmekle görevlendirdi. O mahkeme
de tahliye kararı verdi. Bu işlem hukuk devleti iseniz, bir mahkeme kararıdır
ve geçerlidir. Değilseniz Sulh Ceza Hakimlikleri tiyatrosunun “hukuk oyunu”
isimli gösterisini izlemek ve yetinmek zorunda kalırsınız.
Günümüzde mahkeme
kararlarını tanımayanlar, proje olduğu ilan edilen bir başka hakimliğin kararını
tanımamızı bekliyorlar. Kendini çıkardığı kanunların üstünde görmek, kuralları
sadece muhalifler uysun diye yapmak böyle bir şey işte.
Biz 25 Aralık operasyonundan
tutuklu 7 eski Mali Şubeciyiz. Komiser Hüseyin Korkmaz’ın neden tutuklu
olduğunu hala bilmiyoruz. Çünkü 25 Aralık’ta hiç görev almadı. Parafı imzası da
yok. Onun da dahil edince 8 kişiyiz.
Çaresizliklerini,
batmakta oldukları çukuru çok iyi bildiğimizden hukuk devletiymişiz gibi
davranıp mahkeme kararını tanıyacaklarını bir an bile düşünmedik. O kadar suç
işledi ve suçları örttüler ki hukuksuzlukta ısrar etmek zorundalar.
SUSMAMIZA İHTİYAÇLARI
VAR! Silivri’de en iyi susulacak yer.
Peki bu
hukuksuzlukların sınırı var mı? Fenerbahçeli olmak da suç olacak mı mesela?
Buna kim karar verecek? Verdi de haberimiz mi yok yoksa? Birey olarak sahip
olduklarım hak mı, lütuf mu yoksa? Hak zannettiğim şeyler lütufta teşekkür
etmiyorum, ondan mı kızıyorlar acaba bana? Bir düşünelim devlet büyüklerinin
genel seçimi yaptırmaması, yaptırıp sonuçlarını açıklattırmaması, açıklasa da
sonucu tanımaması mümkün mü? Hukuk devletiysek mümkün değil! Artık değilsek ve
biz bunun farkında da değilsek “Anayasa’nın 138.maddesi ortadan kalkmıştır”, “Anayasayı
tanımıyorum”, “AYM kararlarına saygı duymuyorum”, “Parlamenter demokrasi
bekleme odasında”, “ Siz yapın biz yaptığınızı suç olmaktan çıkartırız”
itirafları aslında hiç olmadı da, bunları ve daha nicelerini biz mi uydurduk?
Böyle bir ortamda istikbal mücadelesi içerisinde olanların altı üstü bir
mahkeme kararını uygulamamaları, yaptıkları belki de en masum şey olurdu. Sağ olsunlar
bizi mahcup etmediler.
Bekleyeceğiz ülkemiz
kararını verecek. Rejim tamamen değişirse, yaptıklarının cezası öteki aleme
kalacak. Yok tekrar hukuk devleti olmayı seçersek rolleri değişeceğiz ve hesap
verecekler. Adil, tarafsız, bağımsız bir yargı karşısında.
Yakub Saygılı.”