TIR mağduru olmayan bir tek bomba uzmanı köpekler kaldı…
Adana’da 1 ve 19 Ocak’ta yürütülen mühimmat yüklü TIR’larla
ilgili soruşturmada görev alanların tamamı soruşturma geçirdi, gözaltına alındı
ve bir kısmı tutuklandı.
-İhbarı yapan asker, ihbar üzerine önleme dinlemesi yapan
askerler, ihbar üzerine olay yerinde görev alan askerler, görevlendirme yapan
Jandarma Alay Komutanı, soruşturmada görev alan savcılar, dönemin Adalet Bakanı
Bekir Bozdağ ve dönemin Müsteşarı Kenan İpek’in Anayasa 138.maddeye aykırı
talimatlarını yerine getirmeyip bir de tutanağa geçiren başsavcı ve başsavcı
vekili, durdurulan TIR’larda ele geçirilen füze, havan, top mermisi, mermi
çekirdekleri konusunda kriminal inceleme yapan ve ekspertiz raporu hazırlayan
askeri personel hepsi gözaltına alındı ve çoğu tutuklandı. TIR olayını en
başından beri takip eden gazetecilerin tamamına soruşturma açıldı. Başına
herhangi bir şey gelmeyen, arama esnasında pozitif refleks verip, araçta mühimmat
olduğunu belirleyen bomba ve mühimmat konusunda eğitimli köpekler kaldı.
Soruşturmaların yanı sıra başta kendisine “gazeteci”
diyenler kime hizmet ettiği belli olmayanlar, tüm sürece vakıf olan ve gerçeklerin peşinde olanlara yönelik
iftira, sindirme ve çamur atma görevini olayda adı geçen MİT’çilerin yerine MİT’çilik oynayarak
üstlendi.
Peki kapatılmaya çalışan olayda gerçek suçlulara
dokunulabildi mi?
-1 Ocak’ta durdurulan fakat aranamayan TIR’lara eskortluk
yapan MİT’çilerin içerisinde olduğu araç EL KAİDE üyesine kayıtlı ve defalarca suça karışmış bir
araç çıktı. Bunla ilgili tespitler dosyada yer aldı. Dosyayı kapatıp, bu
rezaleti ortaya çıkaran ve görevini layıkıyla yapanların peşine düşenler,
onları hain, terörist, casus ilan edenler, El Kaide aracında suçüstü yakalanan
kamu personelini utanmadan “vatan kahramanı” ilan ettiler. Yani el kaidenin
aracında kamu görevlisinin fink atması, önüne kattığı mühimmat dolu tırla yola
devam etmesi ne suç, ne de anormal bir durum bunları kapatanlara-kapatmaya çalışanlara göre.
-Ankara’da Esenboğa havalimanından yüklenen TIR’lar, içerisinde bir kenti havaya uçurabilecek mühimmatla Suriye’ye ulaşmak üzere
Adana istikametinde “sıfır” güvenlik tedbiri ile yola devam etti. Tutuklanan
subayların hazırladığı kriminal raporda, her an infilak tehlikesi bulunduğu
belirtildi. Kaldı ki tırlar kaza yapsa ne olurdu? Bunun hesabını kim
verebilirdi sorusunun yanıtını aramaya bile gerek duyulmadı. Bunun yanı sıra,
herhangi bir örgüt bu tırların içerisindeki mühimmattan haberdar olsa, yolda
alıkoysa vs bunların hiçbiri hesaba katılmadı.
-TIR’ların Suriye’de Türkmenlere gittiği söylendi. Türkmenler
resmi olarak bunu yalanladı. Ancak yalan sanki karşılarında gerizekalı varmış
gibi inatla sürdürüldü. Kaldı ki Türkmenlerin bulunduğu bölgeye ulaşan yolun
üzerinde IŞİD, El Kaide ve birçok örgütün kamp yerinin bulunduğu tüm güvenlik
birimlerince bilindiği halde, bu yalanı araştırmak yerine yalana sarılarak,
durumu ortaya çıkaranlara kelepçe takılmak istenildi.
- Olay yerinde yapılan incelemeler, kamera görüntüleri,
yaşananlara ilişkin hem askerler hem de savcılar tarafından hazırlanan
tutanaklarda olay tüm çıplaklığı ile anlatıldı. Tırlarda mühimmat olduğu,
mitçilerin savcıya ana avrat küfür ettiği, askere mukavemet göstererek, dalga
geçtiğinden olay günü bakan Bozdağ’ın başsavcıyı arayarak kanuna aykırı verdiği
talimatlar hepsi tek tek tutanaklarda yer aldı. MİT’çilerin devletin savcısına
ana avrat sövmesi de askerle yumruklaşması da suç sayılmadı. Bakanın kanunsuz
emirleri de kanuniymiş gibi kılıfına uyduruldu.
- Olayların yaşandığı tarihte yine aynı bölgede durdurulan 3
otobüste mühimmat ele geçirildi. Otobüsün şoförü görevli kolluğa kamera
kayıtları önünde verdiği ifade de daha öncede mit adına otobüslerin
kiralandığını, ışid kamplarına silah götürüldüğünü, hatta militan taşındığını
dahi ifadesinde anlattı. Savcılar el çektirildikten sonra dosya kapatıldı,
bulunan mühimmat tüm delillere rağmen iade edildi. Savcılık yer gösterme
tutanaklarını, şoförün beyanlarını, kimlik tespiti yapılan el kaide militanı
yolcuları taşıyanları da suçlu görmemek için gözlerini kapattı. Aynı dönemde
yaşanan TIR olaylarının bu olayla bağlantısını dahi araştırmadı.
-Tüm dünyanın bildiği gerçeğin görüntülerini dün Cumhuriyet
yayınladı. Başsavcılık açıklama yaparak, haberi yapanlara casusluk, örgüt
soruşturması açtığını ve dosyada bu görüntülerin olmadığını iddia etti. Birincisi,
savcılığın görevi dosyada görüntüler yok diyerek olayın üzerini kapatmak,
gazetecileri casus ilan etmek değildir. Görüntü yoksa delil ortaya çıkmış,
gazeteye resmi yazı yazarak bu görüntülerin bir sureti ve belgeler istenilir. Tabi
bunlar bir hukuk devletindeyseniz yaşanır. Öte yandan, ikinci durum ise dosyada
olmadığı belirtilen görüntüler, bizzat jandarma tarafından olay günü kaydedilen
görüntüler, eğer bu görüntüler yoksa bunların neden dosyaya eklenmediği, delil
karatma şüphesi araştırılır. Ayrıca aynı görüntüler HSYK müfettişince tam
sandıkların açılma anına kadar olan kısmı (gerisi gizlenmiş) kurula sunuldu. Öte
yandan aynı görüntüleri ilk havuz medyası yayınladı. Hani şu olmayan
görüntüler! ilaçların bulunduğu ana kadar olan kısmı havuz medyasından verildi. Ama altında
çakılı mühimmatlar gizlenerek, yani görüntünün devamı kamuoyundan kendisine “gazeteci”
diyen ne iş yaptıkları muamma olan kişilerce servis edildi. Bu kişiler
kendisini el kaide aracında suçüstü yakalanan mitçilerin yerine onlar açıklama
yapmazken, karşılarındakilere had bildirmeye kadar işi vardırdı. Savcılık görüntüleri
ilk kez yayınlayan ve işine gelmeyen kısmını kesen bu “gazetecimsiler” ile
ilgili herhangi bir işlem yapmadı. Görüntülerin bir kısmının yayınlanmasından
da rahatsızlık duymadı. Ya savcılık kavramı değişti, ya da kanunlar… zira
deliller lehte ve aleyhte toplanılır, çıkan delil yok hükmünde sayılamaz. Görüntüler
incelettirilmeden, gerçeği yansıtmıyor gibi hissederek sonuca varılmaz. Herkesi
hain casus ilan etmekte olanlar el kaide aracında mühimmatlarla yakalananlara “örgüt”
demezken suçüstü yapan olayı ortaya çıkaran askeri,savcısı, polisi, gazetecisi
hain, casus ilan ediliyor. Bu da savcılık soruşturması oluyor? Ayrıca, görüntüler yok diyelim, olay yeri inceleme tutanağı, ifadeler, ekspertiz raporu , savcı ve askerin ifadeleri zaten mühimmatın olduğunu belirtiyor. savcılıkta bunu biliyor. ama gizlemeye çalışıyor. Yok denilen görüntüleri , Ankara savcısı Serdar Coşkun , resmi yazıyla neden 7.ağır ceza mahkemesinden istedi?(Hüseyin Özkaya belgeyi grihat da yayınladı) Görüntülerin 2014-161 sayılı dosyada yer aldığını herkes biliyor ama demek ki bir tek İstanbul başsavcısının haberi yok.
-MİT'in silah sevkikatı gibi bir görevi yok. bu bile başlı başına soruşturma konusu. Ancak demek ki bunu görmeyen görmek istemeyen ve kendisine hukukçu diyenler kanunları uygulamaktan korkuyor. Devletin politikasıymış vah vah! bir kamu kurumunda çalışan el kaide üyesinin aracında gezen, silah taşıyanlar devlet ise, zaten devlet bitmiş!
-MİT'in silah sevkikatı gibi bir görevi yok. bu bile başlı başına soruşturma konusu. Ancak demek ki bunu görmeyen görmek istemeyen ve kendisine hukukçu diyenler kanunları uygulamaktan korkuyor. Devletin politikasıymış vah vah! bir kamu kurumunda çalışan el kaide üyesinin aracında gezen, silah taşıyanlar devlet ise, zaten devlet bitmiş!
- Sonuç olarak sayılabilecek daha nice olay var. Ulukışla,
cilvegözü, sarin gazı malzemesinin yakalanması, reyhanlı, konya da ele
geçirilen mühimmatlar vs hepsinin içerisinde kamu görevlileri şüpheli olarak
yer almasına rağmen, bunlar vatan kahramanı ilan ediliyor.
- Görüntüleri siz incelettirmez, görmezden gelirseniz,
hakkında soruşturma açılan gazeteciler bunu uluslararası arenaya taşıyıp,
inceleyin şunları dediğinde ne yapacaksınız? BM güvenlik konseyi başta olmak
üzere tüm kurumlara başvurup, olayı taşıyıp kimin hain olduğunun ortaya
çıkmasını sağlamak artık hak değil mi? Zira gözünü kırpmadan insanlara casus ,
hain yaftası vuranlar bunları hesaplamıyorsa, gazetecilerin de bu dosyanın
mağdurlarının da bunu ispat etme hakkı artık var. Sizlere başarılar…
uluslararası arenada işiniz zor artık oraya anlatırsınız.
Son olarak olay yerinde bomba olduğunu tespit eden
köpekler ne zaman hain ilan edilecek onu da bekliyoruz.