Türkiye’de trans kadın gazeteci olmak!

Demishevich: Yok sayılıyoruz, görmezden geliniyoruz, çalışmak ayrı işsizlik ayrı sorun!



Türkiye’de gazetecilik son dönemde baskılar, işten çıkarmalar, yargılamalar, tutuklamalar ve açılan davalarla günden güne icra edilmesi en zor meslekler arasına girdi. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin az sayıda trans muhabirlerinin de benzer sorunlarının yanı sıra cinsel tercihleri ve kimlikleri üzerinden yaşadıkları ve görmezden gelinen mağduriyetleri var.

Bu sorunları sadece Türkiye’de değil Avrupa’nın birçok ülkesinde tanınan 12 yıllık gazeteci Michelle Demishevich ile konuştuk.

Türkiye’de gazetecilik son dönemde baskılar, işten çıkarmalar, yargılamalar, tutuklamalar ve açılan davalarla günden güne icra edilmesi en zor meslekler arasına girdi. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin az sayıda trans muhabirlerinin de benzer sorunlarının yanı sıra cinsel tercihleri ve kimlikleri üzerinden yaşadıkları ve görmezden gelinen mağduriyetleri var.
Bu sorunları sadece Türkiye’de değil Avrupa’nın birçok ülkesinde tanınan 12 yıllık gazeteci Michelle Demishevich ile konuştuk.

1 Ekim’den bu yana işsiz olan Demishevich, gazeteciliğin başlı başına zor bir meslek olduğunun altını çizerek başladığı konuşmasını, kendisinin Hidayet Karaca’ya, Mehmet Baransu’ya, Can Dündar’a, Kürt gazetecilere ve birçok gazeteciye yapılan hak ihlali ve hukuksuzlukların karşısında durduğunu, hepsine yapılan haksızlığa kimlik, inanç ve yaşam tarzı ayrımı yapmaksızın aynı şekilde sesini yükselttiğini söyleyerek sürdürdü. Ancak kendisinin yaşadığı zorluklarda yalnız bırakıldığının altını çizdi.

Demishevich, şunları anlattı:

“1 Ekim’den beri işsizim. Çeşitli yerlere başvurular da bulunuyorum. Başvurularım, “Ortalık karışık, şimşekleri üzerimize çekmeyelim” diyorlar, “gel ücretsiz çalış” diyenler var. Ancak iş bulma konusunda umudum yok. İşsiz kaldıktan sonra Avrupa Parlamentosuna, Avrupa Gazeteciler Federasyonuna durumumu anlatan mailler attım, maillere dönüş olacağını beklemiyordum fakat, kısa sürede dönüş yapıldı. Bana fon çıkarıldı. Şu an oradan gelen para ile geçinmeye çalışıyorum. Fakat ben mesleğimi yapmak istiyorum.

“Türkiye’deki basın örgütlerinden de kapımı çalan olmadı”

Aynı mailleri Türkiye’deki basın örgütlerine de gönderdim, ya da gidip ulaşmaya çalıştım. Fakat kapımı çalan olmadı. İşin ilginç yanı kendi meslektaşlarım, birlikte çalıştığım insanlar da aramadı. Farklı meslek gruplarından avukatlar gibi destek telefonları alıyorum. Feministler arıyor genelde.

“Çalışmak ayrı işsizlik ayrı sorun”

Benim durumumda olanlar için işsizlik ayrı sorun çalışmak ayrı sorun. Ben çalışırken trans kadın olduğum çoğunlukla bana hissettiriliyordu. En basit örneği ile ortak kullanım alanlarında mesela tuvalete ben giriyorum diye girmek istemeyen kadın meslektaşlarım oldu. Maalesef halen kırılamayan tabuları var insanların.

“Devam eden davalarım var”

Çalıştığım dönemde yaptığım, takip ettiğim haberlerle ilgili açılan soruşturmalar, devam eden davalarım var. Mesela basına da yansımıştı. Sümeyye Erdoğan’ın bir programını takip ederken polisler tarafından şiddete maruz kalmıştım. Edindiğim bilgiye göre, Avrupa Birliği Parlamentosu bizim Dışişleri Bakanlığına mail atarak olayı izlediğini ifade etmiş, Dışişleri tarafından onlara verilen yanıtta olayı kendilerinin de takip ettiği söylenmiş. Diğer yandan, bana şiddet uygulayan polislerle ilgili yargılama izni verilmedi. Bu konuda ÇHD’li avukatlar da gelişmeleri yakından takip ediyorlar.

“Trans kadın gazeteci için de kimse kılını kıpırdatmıyor”

Gazetecilerin sorunları az da olsa dile getiriliyor. Fakat konu trans kadın gazeteci olunca aydın dediklerimiz bile susuyor. Benim durumumu köşesine taşıyan ya da anlatan olmadı. Kimse bizim için kılını kıpırdatmıyor. Adeta yok sayıyorlar.

“TGC ile görüşmek istedim fakat dönüş olmadı”

TGC ile görüşmek istedim, mail attım fakat bana dönüş olmadı. Gittiğimde de yöneticilere ulaşamadım. Bundan 2 yıl önce bir olay yaşamıştım. Türk Tabipler Birliğinin bir basın açıklamasını takibe gitmiştim. Çalıştığım kurumdan araç istedim. Aracın gelmesi 45 dakikayı bulacağından TGC binasının olduğu yerde beklemeyi tercih ettim. Üzerimde yeşil uzun bir elbise vardı. Birkaç dakika sonra güvenlik gelip beni o alanda beklememem konusunda uyardı. Ben de gazeteci olduğumu, araç beklediğimi söyledim. Aradan birkaç dakika geçmişti ki bir polis ekibi geldi bana “burada çalışamazsın” dedi. Ben gazeteci olduğumu, araç beklediğimi söyledim. Ancak ilk etapta inanmadılar. Sonra kurum kimliğimi gösterdim. İkna olup olay yerinden ayrıldılar.

“Yurt dışını düşündüm ama mücadeleden kaçamam”

Yurt dışına gitmeyi çok düşündüm. Zira Almanya, Kanada, ABD’de bilinen bir gazeteciyim. Fakat her defasında burada mücadeleden kaçtığım zaman hayatımın bir anlamı kalmayacağını düşünerek vazgeçtim. Ben özgürlükler, hak ihlalleri, tabularla mücadele ediyorum. Bu ev kiramı ödemekten, sorunsuz yaşamaktan daha değerli benim için. Burada kalacağım ve işsiz kalsam da, görmezden gelinsem de ben beni yok sayanlar için de mücadele edeceğim.

“Benden donanımsız olan kadın ve erkekler daha şanslı”

İddialı konuşmak gibi olmazsa, basın camiasında donamımı ve tecrübesi benim kadar olmayan insanlar kadın ya da erkek oldukları için iş bulabiliyor, onlara kapılar daha rahat açılabiliyor. Fakat ben cinsel tercihlerimden ötürü maalesef onlara göre daha şansızım.  Türkiye’de kadın ya da erkeklere iş var. Diğer taraftan medya açısından farklı bir durumda şu ister hükümete yakın ister muhalif olsun herkes önceliği kendi yandaşına tanıyor.  Mesela Türkçe dışında diller biliyorum, bu muhabir açısından avantajdır. Türkiye’de gazetecilerin sorunlarını duyurmaya çalıştığımda da bu dilleri de kullanıyorum. Dünyaya duyurmayı amaçlıyorum. Fakat tüm bunlar cinsel tercihim ya da kimliğim nedeniyle göz ardı ediliyor.

 “Artık televizyon izlemiyor, gazete okumuyorum”

Şunu da samimiyetle ifade edeyim. Son dönemde televizyon izlemiyorum, gazete okumuyorum. Çünkü yayın politikaları bize üstatların öğrettiği şekilde değil.  Özellikle son birkaç yıldır, haber dillerinden ırkçılık, cinsiyetçilik, ötekileştirme ön plana çıkıyor. Bize öğretilen değerler hiçe sayılıyor. Basın saçma sapan bir yöne doğru gidiyor.

Translar için görünen kuralların yasakların yanı sıra yazılı olmayan kurallar var. Mesela son zamanlarda transların ekrana çıkarılmasının yasaklandığı cemiyetlerde konuşuluyor. Bunla ilgili herhangi bir yazılı kural olmasa, ya da basına yansıma da çok iddia dolanıyor. Ben bizzat kendi yaşadıklarımdan, tanık olduğum olaylardan bu iddianın da doğru olduğunu düşünüyorum.

Popüler Yayınlar