Usulsüz rapor sorusuna komiserden savcıya: Raporu alanlar arasında siz de vardınız
Bakanlar hakkındaki raporu niye hazırladınız sorusuna komiser Korkmaz: Belgeyi alan savcılar arasında bizzat siz de vardınız
Hiç görev almadığı 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından 1 Eylül 2014’ten beri tutuklu olan ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında fezlekeyi yazıp, soruşturmanın başındaki isimlerden olan Hüseyin Korkmaz, İstanbul C. Savcısı Ekrem Aydıner tarafından yürütülen soruşturma kapsamında cezaevinden getirilerek ifade verdi. Ekrem Aydıner aynı zamanda 17 Aralık operasyonu sonrası dosyada CELAL Kara’nın yanına görevlendirilen 3 savcıdan biriydi. Aydıner Rıza Sarraf ve bakan çocuklarının tutuklamaya sevk yazısına imza attığı gibi tahliye taleplerinin reddine ilişkin birçok kez mütalaa vererek, savcı Kara dosyadan alındıktan sonra “iddianameyi ben yazacağım” açıklamasında bulunmuş, ancak dosyaya rüşvete “usulsüz hediye” diyerek takipsizlik vermişti.
Polislere 17 Aralık ile ilgili “terör örgütü üyeliği”, “görevi kötüye kullanma” ve “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçlamasıyla yapılan operasyonu da Aydıner yönetti. Ancak hiçbir polise “terör örgütü” sorusu yöneltilmedi.
“Bugün olsa o raporu, fezlekeyi yine yazardım”
Cezaevinden getirilerek bilgisine başvurulan Komiser Hüseyin Korkmaz, savcı Aydıner’e “Çalışmadığım bir dosyadan tutukluyum. Ancak 17 Aralık’la ilgili fezlekeyi de bakanlar hakkındaki raporu da ben kaleme aldım. Bugün benim altımda çalışan polisleri de gözaltına almışsınız. Görev almadığım bir dosyadan cezaevinde yatıyorum. Şu an bizzat kaleme aldığım rapor ve fezlekeden ötürü altımdaki memurları gözaltına almışsınız. Onları salın bu benim sorumluluğumda olan bir soruşturma. Pişman değilim, bugün olsa yine o raporu da fezlekeyi de kaleme alırım. Bunun için cezaevinde yatmam gerekiyorsa da yatarım. Diğer arkadaşlarımın yerine de yatarım” dedi.
Korkmaz, sorgusunda şunları anlattı:
Dört bakanla ilgili meclise gönderilen raporu kimin talimatı ile yazdınız sorusuna,
“Ben görev aldığım hiçbir soruşturmada Anayasa’nın 83 veya 100.maddeleri kapsamında dokunulmazlığa haiz bir kişi ile ilgili soruşturma yapmadım. Ben adli kolluk sorumlusuyum. Adli kolluk amiri savcıdır. Savcının verdiği talimat ve mahkeme kararları ile alınmış emirler dışında hiçbir soruşturma ve delil toplama işine girişmedim. Bana yönelttiğiniz soru Emniyet Genel Müdürlüğü Müfettişleri tarafından yapılmış, hukuksuz bir soruşturmanın tevdi raporundan alınmıştır. Bu tevdi raporlarının içeriğinde 7 tane sahtecilik ve usulsüzlük tespit ederek ben hakkımızda verilen karara karşı idari yargı yoluna başvurdum. Bununla birlikte ben yasama dokunulmazlığı olan herhangi biriyle ilgili delil toplamadım. Ortada bir rüşvet iddiası vardı. Rüşvet suçunda verenle birlikte mutlaka alanda vardır. Yani karşılaşmalı bir suçtur. Mutlaka bir rüşvet anlaşması gerekir, alan olmadan veren olmaz.
Biz başlangıçta kaçakçılık ve suç gelirlerinin aklanmasına ilişkin bir örgütün takibine başladık. Bu örgütün faaliyetleri ile ilgili soruşturmamızın devamı sırasında örgüt mensuplarından bazılarının rüşvet verme suçuna karıştığını fark ettik. Rüşvet verdikleri arasında hiçbir dokunulmazlığı veya görevi gereği özel soruşturma durumuna tabi olmayan kişiler vardı. Daha sonra rüşvet ilişkisi içerisinde yasama dokunulmazlığına sahip olan kişilerin varlığına ilişkin deliller de tespit edildi. Ancak buna rağmen hiçbir şekilde yasama dokunulmazlığı olan yönünden bir soruşturma işlemi yürütülmedi. Biz herhangi bir özel soruşturma usulüne tabi olmayan kişilerle ilgili soruşturmamızı yürüttük. Delillerimizi topladık ve bu delillerimizi düzenlenen operasyon sonunda fezleke ile adliyeye intikal ettirilmek üzere derleyip toparladık.
“Belgeyi alan savcılar arasında bizzat siz de vardınız”
Bizim yasama dokunulmazlığı yönünden topladığımız delillerden bazıları yasama dokunulmazlığı olan kişileri de ilgilendirdiği için bunlar yönünden ilgili yere bir rapor hazırlanması konusunda savcımızın verdiği talimat doğrultusunda rapor başlıklı bir belge hazırladık. Bu belgeyi savcılığımıza sunduk. Belgeyi alan savcılar arasında bizzat siz de vardınız. Bu belge ile ilgili birimlere ki bunların içerisinde Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ve TBMM Başkanlığı vardır. Onlara gönderdiniz. İlgili birimler bu belgelerle hukuki gereklere başvurdular.
Bizim hazırladığımız bu raporun hukuka aykırı bir şekilde düzenlendiği hiçbir biçimde iddia edilmedi. Şimdi biz bu raporu görevden ayrıldıktan sonra görevimiz olmadığı halde düzenlemişiz gibi bir soru ile veya yasama dokunulmazlığı olanlar yönünde bir işlem yapmışız gibi bir soru ile karşılaşmamız hukuka aykırıdır. Biz soruşturma talimatını savcıdan alırız. Bu soruşturmada da talimatı bizzat savcıdan aldık. Soruşturma sırasında karşılaşılan tereddüt konusu olan hususları mutlaka savcıya aktardık. Talimatlarını aldık. Şimdi bana her soruşturma işlemi ile ilgili olarak yazılı talimat olup olmadığı soruluyor. Ben aldığım talimat doğrultusunda soruşturma yaparken, her soruşturma işlemi ile ilgili savcıdan yazılı talimat istemek durumunda değilim. Bu ne hukuken ne de fiilen gerekli ve mümkün olan bir şey değildir. Tekrar ediyorum. Sözü edilen soruşturmada şüpheli olan kişiler hiçbir özel soruşturma tabi olmayan hiçbir dokunulmazlığı olmayan kişilerdir. Hiçbir dokunulmazlığı olmayan kişinin yasama dokunulmazlığı olan kişiye rüşvet verdiğinin tespiti ve ortaya çıkması halinde o andan itibaren delil toplayamazsınız denilerek, yasama dokunulmazlığı olan kişinin rüşvet almasının suç içeriği edilmeyeceğini kabul etmek anlamına gelir. Aynı zamanda rüşvet veren kişinin de eyleminin cezasızlığı sonucu ortaya çıkar. Şayet yasama dokunulmazlığı olan kişinin suç işlediğine dair bilginin edinildiği tarihte yasalar gereği ilgili birimlere haber verilmesi gerektiği söyleniyor ise bunun takdiri soruşturmada adli kolluk sorumlusu olan bizlere değil, adli kolluk amiri olan savcıya aittir. Sorunun ona sorulması gerekir. Ben görev aldığım soruşturmada sorduğunuz 309 sayfalık raporun yazılmasında görev yaptım. Fezlekenin yazılmasında görev yaptım. Raporda yasama dokunulmazlığı olan kişiye “nasıl örgüt mensubu” dersin diye bir soru yöneltiliyor. Yaptığımız soruşturmada bir örgütün yapısının ortaya çıkmasına ilişkin bir soruşturmaydı. Bu soruşturmada örgüt yapısının izah ederken tespit ettiğimiz örgütün içerisinde ve hiyerarşinde yer alan kişilerin suç işleyen kişiler özel soruşturma usullerine tabi iseler dahi onlar yönünden ilgili birimlere başka ne türlü bildirilecekti? 309 sayfalık raporda yasama dokunulmazlığı olan yönünden bir delilden söz edilmemektedir. Hiçbir özel soruşturma usulüne tabi olmayan kişiler ile ilgili yapılan soruşturmada elde edilen delillerdir. O deliller bir yönüyle yasama dokunulmazlığı olanları ilgilendiriyorsa bunun takdirini yasama dokunulmazlığı olan ile ilgili bilgi verilmesi gereken makamlara sunmak üzere ve yine savcının talimatı ile bu rapor düzenlenmiştir. Belirttiğim gibi idari soruşturma aşamasında bana hani yazılı talimat gibi bir soru soruldu. Bu soruyu soranın soruşturma usullerinden hiçbir haberinin olmadığını düşünüyorum. Ayrıca bu idari soruşturmanın sizin talimatınız ile başlatıldığını düzenlemişler. Böyle bir evrakın olduğuna dair de idari soruşturma dosyasında bir belge yoksa bu talimat evraka da gerçeğe de aykırıdır.
Soruşturmanın sadece MASAK raporu ile başlayıp başlamadığı sorusu…
“bu sorudaki tespitiniz gerçeğe aykırı siz karıştırıyorsunuz. Soruşturmanın başlangıcı MASAK tarafından düzenlenmiş 2008 tarihli r-61 sayılı rapora dayanmamaktadır. MASAK tarafından KOM Daire Başkanlığına gönderilmiş oradan da İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilmiş 2012 tarihli Happani Grubu Değerlendirme Raporuna ve ihbara dayanmaktadır. R-61 sayılı rapordan bir arşiv çalışması nedeniyle bahsedilmiştir. Aynı şekilde 2009-2010 tarihli ihbarlar arşiv çalışması nedeniyle bu soruşturma kapsamında değerlendirilmiştir. Soru bu hataya veya yanlış anlamaya dayanmaktadır. Bu soruda tarif edilen bir hukuksuzluk yoktur. Ben bunu şayet konu mahkemeye intikal edecek durumda belgeleriyle açıklar ispat ederim.
Orhan İnce’nin ( Rıza Sarraf’ın talebi ile Muammer Güler tarafından sürülen emniyet müdürü) operasyondan sonra neden bilgi sahibi olarak ifadesine başvurdunuz?
“ bu kişi ile ilgili olarak bir suç şüphesi ile mahkemeden iletişimin tespiti kararı alınmamıştı. Yapılan tespit sonucunda şahsın suç ilişkisi içerisinde yer aldığına dair başka bir delil elde edilemediğinden iletişimin tespiti işlemine son verildi. Hatta bu şahsın bizim soruşturmamızın şüphelileri ile ilgili bir mağduriyeti dahi söz konusu olduğu anlaşıldı. İletişimin tespitine son verilmesine savcı kararıyla oldu. Bu soruşturmada ilk kez rastlanan bir şey değildir. Daha başka soruşturmalarda da iletişimin tespitine karar verilip daha sonra suç işlemediği anlaşılan kişiler olur. Yapılacak olan işlem savcının takdiri ile belki şahsın hakkında KYODK kararı verilmesidir. Bu takdir savcıya aittir.”