“KCK’da gazetecilerin gözaltına alınmasıyla toplumun refleksi test edildi”






DİHA Ankara Temsilcisi Kırkaya: Basına yönelik baskı ve hak ihlali kime yapılıyorsa karşısındayız


Basına yönelik operasyonlar ve gazetecilere yönelik tutuklamalar tartışma konusu yapılırken, siteleri birkaç ayda 50’yi aşkın kez TİB tarafından sansürlenen, bazen günde iki kez erişim yasağı getirilen DİHA Ankara Temsilcisi Kenan Kırkaya yaşadıklarını Haberdar’a değerlendirdi.

Gazeteci Kırkaya, 90’lardan beri 70’ye yakın Kürt gazetecinin katledildiğini, cezaevine gönderildiğini ve yargılandığını hatırlattı ve şunları aktardı:

Öncelikle biz basına yönelik baskılarda ve hak ihlallerinde kıyaslamalara ve mağduriyet yarıştırmalara karşıyız. Basına yönelik baskılar kime, hangi gruba yapılırsa yapılsın hak ihlalleri ve baskıya karşı durmada hepsine eşit mesafedeyiz ve hepsi ile dayanışmadan yanayız. Gazetecilerin hepsine eşit mesafe de olunmasından yanayız.

“2,5 yıl cezaevinde kaldım halen 22,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyorum”


Ben 20 Aralık 2011’de yapılan KCK operasyonu kapsamında gözaltına alınan 46 gazeteciden tutuklanan 35 kişi arasındayım. Yaklaşık 2,5 sene cezaevinde kaldım. Birçok arkadaşım da benimle birlikte 2,5 yıl cezaevinde kaldı. Bizim hakkımızda hazırlanan iddianamede gazetecilik faaliyetleri konu edilirken, bizlere “örgüt yöneticiliği” ve “örgüt üyeliği” suçlamaları yapıldı. Halen de bu davadan yargılanmaya devam ediyoruz. Ben ve 12 arkadaşıma örgüt yöneticiliğinden 15 yıldan 22,5 yıla kadar, örgüt üyeliğinden suçlanan arkadaşlarımıza ise 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Biz bununla ilgili Anayasa Mahkemesine başvuru yaptık. Anayasa Mahkemesi Ergenekon, Balyoz gibi davaları gündemine alıp karara bağlarken, bizlerle ilgili başvuruyu gündemine almıyor ve elinde koz gibi tutuyor.

“Havuz medyası da ileride “özgür basın susturulamaz” sloganı atmak zorunda kalabilir”

Operasyonu cemaat destekliyordu. Fakat bu başlı başına cemaate yıkılacak bir konu değildi. AKP-Cemaat ortak operasyonlarıydı bunlar. AKP’li siyasetçiler, o dönemin Başbakanı bizzat bu operasyonların arkasında duran açıklamalar yapıyorlardı. O dönemde bu operasyonları alkışlayan AKP ve Cemaat medyası vardı. Bugün bu görevi havuz medyası üstleniyor. Fakat cemaat medyasına bugün iktidar baskıları uygulanıyor. Biz bunlara da karşıyız. Gerek Zaman Gazetesi’ne yönelik baskına gerekse bazı medya gruplarına kayyım atanarak susturma girişimine. Bakın KCK operasyonları sırasında bize yapılanı görmezden gelen, hatta alkışlayan cemaat medyası daha sonra Özgür basın susturulamaz” sloganları atmaya başladılar. Bugün Can Dündar ve Erdem Gül gazetecilik faaliyetinden içerideler ve şu an cezaevinde olan bütün meslektaşlarımız gazetecilik faaliyetinden yargılanıyorlar. Bugün bunları alkışlayan havuz medyası ve AKP gazetecileri var. İleride onlar da “Özgür Basın susturulamaz” sloganları atmak zorunda kalacaklar.

“KCK’da gazetecilerin gözaltına alınmasıyla toplumun refleksi test edildi”

Diğer yandan merkez medya bizlere yönelik operasyonları, tutuklamaları görmezden geliyor. Bize yönelik bir operasyon olduğunda “olabilir” gibi bir refleks gösteriyorlar. Oysa merkez medya, cemaat medyası veya diğer medya bizlere yönelik operasyonlara ses verse, tepki gösterse bugün Can Dündar, Erdem Gül tutuklanmayabilir, medyanın üzerindeki baskılar bu kadar hissedilir derecede yoğun bir şekilde yaşanmayabilirdi. Çünkü o dönemde bizim üzerimizden toplumun refleksi test edildi. Baktılar ki refleks az, ses alçak hedef büyülttüler.  Eğer bugün Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarına, gazetecilik faaliyetinden yargılanmalarına da ses verilmezse sıra başkalarına hatta iktidara yakın gazetecilere de gelecek. Can Dündar ve Erdem Gül Gazetecilik faaliyetinden yargılanıyorlar ve biz onların da yanındayız. Destekçileri olacağız. Yargılama sürecini de takip edeceğiz.


Gazeteciler Vidan  Atmaca ve İdris Yılmaz’ın tutukluluğu

DİHA Muhabiri İdris Yılmaz ve JİNHA muhabiri Vildan Atmaca yaklaşık bir aydır tutuklular. Sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle gözaltına alındılar ve akabinde tutuklandılar. Ama birlikte süreci izleyip göreceğiz haklarındaki yargılama “örgüt” üyeliği ya da yöneticiliğine dönüşecek. Onların yaşadıkları bu haksızlığa da herkesin duyarlı olması lazım.





Popüler Yayınlar