Tutuklu Savcı Karaca’dan Yargıtay heyetine: Bu gerekçelerle bizi burada tutamazsınız!
Adana’da 1 ve 19 Ocak’ta
durdurulan mühimmat yüklü TIR’larla ilgili soruşturmayı yürüten savcılar Özcan Şişman, Aziz Takçı, Süleyman
Bağrıyanık ve Ahmet Karaca’nın Yargıtay 16.Ceza Dairesi’nde yargılandıkları
davanın ilk duruşmasında Ahmet Karaca usule
ilişkin savunmasında heyete “iddianamede
yer alan gerekçelerle bizi burada tutamazsınız” dedi.
Eski Adana Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ise Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve dönemin müsteşarı Kenan İpek’in duruşmaya çağrılması ve
kendisini arayıp aramadıklarının sorulmasını istedi.
Ahmet
Karaca şunları söyledi:
“Sayın başkan ve sayın
heyet. Öncelikle ben hukukçuluğum ve hukuksuzluğumdan şüphe edip etmediğinizi
sizin ortamınızda teyit etmek istiyorum.
HSYK’nın 3.Dairesinin 23.12.2014 tarih 2014- 198-4 sayılı inceleme ve
soruşturma kararı üzerine HSYK 2.Dairesi tarafından hakkımızda soruşturma
başlatıldı. Bu soruşturma kapsamında bir başmüfettiş görevlendirildi. Bu başmüfettiş
soruşturmaya başladığı tarihten, daha doğrusu bizim tayinimiz çıktıktan, olayın
üzerinden neredeyse 15 ay geçtikten sonra yazılı savunmamızı aldı. Ve bu
savunmadan 2 ay sonra hiçbir gerekçe göstermeden ve savunmamızda bizi yüklenilmeyen bir suçtan
bizim bilgimiz olmaksızın yakalama ve tutuklama talebinde bulundu. Bu tutuklama
talebinin gerekçesi iddianamede görmediğimiz ama iddia makamının var gibi kabul
ettiği ve son soruşturma kararı veren heyetinde iddianamede olmamasına rağmen
ne hikmetse bu suçun var olduğunu değerlendirerek kabul ettiği bir belgeye
dayanarak 312.maddeden tutuklandık. 5
aydır da haksız hukuksuz ve yargının zulmü olan bu kararıyla da halen tutuklu
bulunuyoruz.
“Tutuklanmamız
ve tutuklu kalmamız için bu madde kullanılmış”
Şimdi şunu soruyorum. Bu dosyaların
hiçbirinde buna ilişkin bir belge bulamayacaksınız. Ben bulamadım. HSYK
müfettişi bizi tutuklamaya sevk edip, o tutuklama erkini ele geçirdikten sonra
düzenlediği soruşturma raporunda dahi 312’den bir soruşturma yapmadığı, bir
cümle bahsetmediği ve HSYK’nın da buna dayanarak hazırladığı soruşturma izninde
benimle ilgili iki tane suç iddiası var. Birincisi bu savcılarla bir
organizasyon bunların yapıldığı, işlere göz yumarak sessiz kalarak ve yasayı
benim aleyhimde ters kullanarak denetim gözetim sorumluluğum olmadığı halde,
vardır diye iddia ederek adeta yasalarla oynayarak bu güne kadar tutuklu
kalmamız sağlanmıştır. HSYK’nın soruşturma kararında ve kovuşturma izni
kararında , kovuşturma izni kararında bu ve Adalet Bakanı hakkında düzenlediğim
fezleke gerekçesi dışında, 312.maddeden dolayı bir kelime soruşturma izni
verilmemiştir. Kovuşturma izni de verilmemiştir. Bu kovuşturma izni üzerine Tarsus
Başsavcılığında 4 saatte hazırlanan iddianamede dahi , bir cümle 312’den
bahsedilmemiş ve Adana’da yargılanan bizimle beraber organizasyon içerisinde
oldukları iddia edilen askerler hakkında da 312’den bir yargılama söz konusu
değilken, şunu anlıyoruz ki başmüfettiş aldığı bir talimatla sırf bizi tutuklu
tutabilmek ve ben inanıyorum ki kalabildiğimiz kadar tutuklu kalmamızı sağlamak
bu madde kullanılmış ve çöpe atılmıştır. Bundan sonra hiçbir metinde bu maddeyi
bulamayacaksınız ve anlatımda göremeyeceksiniz. Çünkü kendisi de bunu kullanmamıştır. Buna ilişkin bir değerlendirme yapma gereği
de duymamıştır.
“İddianamede
yer almayan 312.madde varmış gibi kabul ediliyor”
Bunun üzerine hazırlanan
bir iddianame üzerine çok hızlı savunma haklarımız kısıtlanacak şekilde Tarsus
Ağır Ceza Mahkemesince alelacele bir kovuşturmaya izin kararıyla bizim
hakkımızda iddianame kabul edilmiş ve maalesef 16.Ceza Dairesi bizim hakkımızda
daha böyle objektif daha hukuka uygun bir yargılama yapılacağı ümidiyle bu
iddianameyi beklerken, nöbetçi heyet iddianamede yer almayan ve giriş kısmında
suç ve sevk maddesi olarak gösterilen bir suçu varmış gibi kabul ederek, bir
üyenin karşı oyuna rağmen yo çokluğu ile kabul etmiştir.
“Ben
böyle meslektaşı meslektaş olarak kabul etmiyorum”
Şimdi soruyorum ben Sayın
Başkanım, siz bütün ceza daireleri, bir imza eksikliği, bir yeminin
hatırlatılmaması, son sözün sanığa verilmemesi ve bir sürü usul hatalarından
dolayı ilk derece mahkemelerinin dosyalarını bozup gönderdiniz. Şu dosyada HTS
kaydı dışında bir tane maddi bulgu dışında somut delil yok. O HTS raporunu da beyefendi, çok özür
diliyorum, özür dileyerek söylüyorum. Ben böyle meslektaşı asla meslektaş
olarak kabul etmiyorum. Hukuki nitelendirmeden uzak, tamamen kendi şahsi
görüşleriyle, bu görüşmeleri Cumhuriyet Savcılarıyla aramda yaptığım
görüşmeleri bir suç görüşmesi kabul ederek, beni bu suçun bir ortağı haline
getirip bugüne kadar tutuklu kalmamı sağlamıştır.
“Ağır
hak ihlalleri yapılıyor”
Şimdi ben size soruyorum
bu basit usul hatalarını bozup gönderdiğiniz dosyalardan, daha az mı daha hafif
mi usul hataları var bu dosyada? Ben söylüyorum size hukukun telafi
edemeyeceği, sizin de edemeyeceğiniz ağır hukuk ihlalleri var şu an burada. 88’i
geçiştirmeye çalıştınız, çok özür diliyorum ama bu gerekçelerle bizi burada
tutamazsınız! 312’yi var kabul edemezsiniz. İddianamede olmayan bir suçu varmış
gibi kabul edemezsiniz. Biz size bu derdimizi anlatamadıktan sonra ne
yapacağınızı merak ediyorum doğrusu…”
Süleyman
Bağrıyanık ise usule ilişkin şunları söyledi:
“Esasa
ilişkin daha sonra açıklamalarda bulunacağız. Ancak bu konuya ilişkin şunu
söylemek istiyorum. Biliyorsunuz CMK’nun 225.maddesi ne diyor, hüküm ancak
iddianame unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilir. İkinci
fıkra, mahkeme fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalara bağlı değildir. Şimdi
sayın vekilim de anlattı başından beri, benimle ilgili deniliyor ki planlanan
bir organizasyonun parçası ama hiçbir şey konulmuyor. Deniliyor ki savcı Özcan
bey ile görüşüldü. Açıklamam da var orada. Diyorum ki ben bu müsteşar beyin
talimatıyla o kadar sıkıştırdı ki anlatabiliyor muyum? Ben görüşmek istemedim. Zaten
uygulamalarım da ona göre. HTS kaydımı koyun dedim. Zaten müfettiş orada yazmış
irtibatları çok önce. İhbarın saati belli savcı beyle görüştüğüm belli. Belli saatte
görüşmüşüm, belli saatten önce dumanla haberleşmişim. Böyle bir şey olur mu? Ben
diyorum ki müsteşar ve bakan beyin sözleri var. Buyurun diyorum tanık olarak
gelsinler söylesinler, yemin etsinler burada dinleyelim. İkincisi benim HTS
kayıtlarımı koyun talep edilsin, başından beri hiçbir şeye yanaşmıyorlar. Her iki
olayı da madem ki ben daha öncesinden biliyorum. Bu HTS kayıtları getirilsin. Dosyaya
konulsun.
“Mahkeme
iddianamede unsurları gösterilen suça bağlı değil mi”
Kuvvetli şüphe, şimdi
iddianameye, yani daha sonra bakacağız. İşte
şöyle yaptığı, müdahale etmediği, şimdi TCK’nın 257.maddesine bakın bunu nerede
uyguluyoruz. Ne yapmışlar, 312 diye tutuklayabilmek için bir hüküm koymuşlar. Sanki
şey Allah’ın kelamı hiç konuşulmaz. Müfettiş koymuş, hiç kimse konuşamıyor
tartışamıyor. Yani suç vasfı şudur diye hiçbir şey yok. Okudum yani 225.maddede
mahkeme iddianame unsurları gösterilen suça bağlı değil mi? Ben diğerlerini
zaten savunmamı yapacağım ayrı mesele. Kaçma şüphem var mı, delil karatma
şüphem var mı, hiçbiri yok. Kuvvetli şüphe
deniliyor. Savcı Özcan bey ile 7 saniye görüşmüş onun da mantığını anlattım. Dedim
ki o zaman olay yeri CD görüntüleriyle benim HTS raporlarımı karşılaştırın.
20.45’de görüştüm mü görüşmedim mi? Sadece bunu ispat etsinler. Ömür boyu
yatmaya hazırım.
“Yunanistan
savcısıyla mı görüştüm”
Ama hiçbirini
koymuyorlar. Siz de dediniz ki bize haklarınızı okumuyorum, hepiniz
hukukçusunuz. Ama ben size bir şey söyleyeyim mi? KCK’lı PKK’lı olsam bana bu
hakları sonuna kadar kullandırırlardı. Bu haklar kullandırılmadı. Ne diyorum,
diyorum ki HTS kayıtlarımı sor. Diyor ki Ahmet Karaca ile görüşmüş. Yunanistan
savcısıyla mı görüştüm? Başsavcı başsavcı vekili. Diyor ki savunmasında kabul
etmiş, ben başında kabul ettiğimi söylüyorum bunu herkese söyledim ben.
“HTS
raporlarını koyun uzaydan bir şey istemiyorum”
Sayın savcım da göstersin
ki bir tanesi kuvvetli suç şüphesi, bir tane göstersin. Hiçbir şey demeyeceğim. Ama ne diyor, 101
maddesinde tutuklanma gerekçesi gösterilir diyor. Sayın Cemil Çiçek. Sürekli yasalar
çıktı. Bazıları tahliye edilsin diye. Çok doğru. Dedi ki hakimlerimiz anlamıyor
mu? E şimdi bize olunca tam tersi mi oluyor kafadan. Ben bakıyorum hepsi
şablon. İşte katalog suçların olması. E peki cinsel saldırı olsa, cinsel
saldırıdan mı tutuklanacağım içerisinde cinsel saldırı yazmadığı halde. Yani gerçekten
bir hukukçu olarak gördüklerime çok üzülüyorum. Ne duygusallık yapıyorum, ne
bir şey. Bana bir tane delil göstersinler, kuvvetli değil delil göstersinler. Niye
bu kadar kaçıyorlar. Zor bir şey mi. Diyorum
ki HTS raporlarını koyun. Uzaydan bir şey istemiyorum.
“Bakan
müsteşar gelsin yüz yüze gelelim”
Madem ki bakan, müsteşar
beni aradı dedi. Gelsin müsteşar desin
ki yemin etsin burada demedi desin yüz yüze gelelim. Tamam. Diyorum ki bunu da karşılaştıralım. Çok
zor bir şey mi kaç aydır yatıyorum. Ama şu var amaç bizi infaz etmekse ayrı
mesele diyeceğim hiçbir şey yok yani.”