GAR saldırısının şüphelisi: Abi nasıl olmuş dedim, Bana oğlum Suruç’u biz yaptık dedi




GAR saldırısı şüphelisinin ifadesi: Ankara’ya 2 kardeş götüreceğiz, onlar Ankara’da miting alanını patlatacaklar



10 Ekim 2015’te “Barış Mitingi” için Ankara Gar’ı önünde toplanan yurttaşlara yönelik bombalı saldırıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli olarak gözaltına alınan Y.Ş’nin sorgu tutanağına Haberdar ulaştı. Y.Ş sorgusunda Suruç katliamını aynı şahıslar tarafından planlandığını duyduğunu belirtti. Etkin pişmanlık yasasından faydalanmak istediğini söylerken, Suruç katliamından sonra kendisine ““Ankara’ya 2 kardeş götüreceğiz, onlar Ankara’da miting alanını patlatacaklar” denildiğini anlattı. Diğer yandan, patlayıcı maddelerin nasıl alındığını söyledi. Polis kontrol noktalarından geçtiğini, aranan birisi olmadığı için yola devam edebildiğini dile getirdi. Yüzlerce insanın katledildiği gar saldırısından sonra pişman olduğunu öne sürerken, “polise gitmekten aileme bir şey yaparlar endişesi ile korktum” dedi.



Şüpheli Y.Ş'in bahse konu ifadesinde, parkta tanıştığı Şeyhmus S isimli kişiden dini dersler aldığını daha sonra bu kişi aracılığı ile  cihad eğitimi gördüğünü ifade etti.

“Ben yaklaşık 6-7 yıl önce Gaziantep’de ağabeyim yanında fırıncılığa başladım. 6-7 yıl fırında usta olarak çalıştım. Migren hastalığım olduğu için fırında çalışmam da sağlığıma mani olduğu için fırından ayrılmak zorunda kaldım.

“Şeyhmus S beni Cihad dersine gönderdi”

Bundan yaklaşık 2 yıl önce işsiz olduğum için parkta otururken Şeyhmuz S isimli bir vatandaş ile parkta tanıştım. Şeyhmus S bana inşaat işleri yaptığından bahsetti, ayrıca Kuranı Kerim’den ayetler okudu. Dini sohbet yaptı. Bana bizim derslerimiz var sohbetlerimiz var katılırsan yararlanırsın. Allah seni dünyaya boşuna göndermedi. Esrar ve hap içesin diye dünyaya göndermedi dedi. Ben zaman zaman esrar içiyordum. Kendisine esrar içtiğimi de söylemiştim. Bunun üzerine benimle ilgilendi. Ben Şeyhmus S’nın evine haftada 3 gün gittim. Birebir bana dini sohbet yapıyordu. Yaklaşık 6 ay Şeyhmus S’dan dini sohbetler aldım. 6 ay sonra Şeyhmus S beni Cihad dersine gönderdi.

“5 yıl önce Afganistan’da patlayıcı dersleri aldığını söylemişti”

Kendisini tanıtırken de Afganistan’a savaşmaya gittiğini, 1.5 yıl orada kaldığını, 5 yıl önce Afganistan’da patlayıcı dersleri aldığını söylemişti. Ben bu Şeyhmus S’nın detaylı kimlik bilgilerini ve telefon numaralarını bilmiyorum. Sadece evini biliyorum, polis arkadaşlar isterlerse evini gösterebilirim. Şeyhmus S’nın C… parkının orada 2 katlı evi var. Şeyhmus S isimli şahıs bana bu dersleri verdikten sonra 1 kadını kaçırmıştı, bu nedenle kendisini cemaatten kovdular. Şeyhmus S Gaziantep’de Nusret Cephesi olarak bilinen grubun elemanıdır.

“Nusret Cephesi Isıd’e kafir der, Isıd’de Nusret Cephesi’ne kafir der”



Cihad dersi için beni açık kimlik ve adres bilgilerini ve telefon numarasını bilmediğim R isimli bir şahsa yönlendirdi. Dersleri veren R.G Muvahitler derneğine bağlı olarak ders veriyordu ve bahse konu dernekte Nusret Cephesi’ne bağlı bir dernektir. Nusret Cephesi Isıd’e kafir der, Isıd’de Nusret Cephesi’ne kafir der.

“Bunlar herkese kafir diyorlar, camiye gitmiyorlar”

Ben bir süre sonra Nusret Cephesi’nde ki sohbetlerden ayrıldım ve ayrılma nedeni olarak da, bunlar herkese kafir diyorlar, camiye gitmiyorlar, namazlarını dernekte kılıyorlar. Bu tavırlarından hoşlanmadığım için ayrılmayı düşünüyordum. Bir gün Gaziantep merkezde, 100. Yıl parkında otururken bundan yaklaşık 1 yıl önce tanımadığım bir şahıs yanıma oturdu. Sohbet sırasında şahsa Nusret Cephesi’nin sohbetlerine gittiğimi ve bana anlatılanları aktarınca, tanımadığım şahıs bana senin annen baban namaz kılıyor mu dedi, ben de kıldıklarını söyleyince yani sana bu anlatılanlara göre annen baban da kafir mi oluyor diye söyleyince ben Nusret Cephesi’nden ayrılma kararı aldım ve ayrıldım. Şeyhmus S ile sohbetlerimiz devam ettiği süreçte evlendim.


Çocukluk arkadaşım Gaziantep H…  mahallesinden arkadaşım K vasıtasıyla H.İ.D  ile tanıştım. Bundan yaklaşık 9 ay önce kendisiyle tanıştım. Beni H.İ.D ile tanıştıran K bana kefil oldu. H.İ.D ile beni tanıştırırken benimle ilgili her şeyiyle güvenebileceğimiz bir arkadaştır dedi. K beni H.İ. ile  tanıştırdıktan kısa bir süre sonra Isıd’a katıldı ve Suriye’de öldü. Suriye’de öldüğüne ilişkin K’Nın ailesine haber geldi ve evinin önünde taziye çadırı kuruldu.


“Allah için her ay sana 2500 TL infakta bulunacağım dedi ve bana 2,500 TL peşin para verdi”


Ben H.İ.D’a işsiz olduğumu söylemiştim. Bundan 9-10 ay önce sanırım 2014 yılı aralık ayı içinde ben H.İ.D ile ilk tanıştığımda kendisine işsiz olduğumu söyledim. Kendisi de bana muhasebe işleri yaptığını, Allah için her ay sana 2500 TL infakta bulunacağım dedi ve bana 2,500 TL peşin para verdi. Daha sonraki aylarda da her ay 2,500 TL parayı bana H.İ.D vermeye devam etti. H.İ.D’Nun Ç… bulvarı, A… otelinin arkasında kiralık olarak kullandığı muhasebeci ofisi vardır. Tanıştığımızdan beri beni telefonla hiç aramadı, bana da kendisini telefonla aramamam gerektiğini söyledi. Benim telefon numaram H.İ.D’da yoktur, onun telefonu da bende yoktur.


“Canlı bombaların kullandığı hücre evi vardı. Toplam 5 adet de depo kiralamıştı”


Ben H.İ’in yanına gelip gittikçe bana bazı işler vermeye başladı. Aynı zamanda kendi oturduğu ev dışında 1 adet Suriye’den gelen canlı bombaların kullandığı hücre evi vardı. Toplam 5 adet de depo kiralamıştı. Bu depoların kiralandığını da ben M.A kod ismini kullanan ismini fotoğraftan Y.D olarak öğrendiğim şahsa bildiriyordum. Hücre evinin adresi G mahallesi, … sitesi … / Gaziantep adresidir. Toplam 5 adet depodan 4’ünün yerini ve hücre evinin yerini Gaziantep’de görevli polis arkadaşlara bildirdim. Depolardan 1 tanesi B’de 2. Si Y.. mahallesinde, 3. A… Mahallesinde , 4.sü Gaziantep/ Nizip ilçesindedir. Ben bu 4 deponun  yerini polislere gösterdim. Ancak adresini bulup gösteremediğim 5. Depo ise H.İ’in eşinin üzerine olan araçta kumanda görmüştüm. H.İ.D’a abi bu kumanda nedir demiştim. Kendisi bana Başpınar organize sanayi bölgesi Ş… ilçesinde bir depo tuttuğunu oranın kumandası olduğunu söylemişti. Dün Gaziantep’e gittiğimde bu 5. Deponun yerini aradık ancak bulamadık.


“Kod isim kullanır, cep telefonu kesinlikle kullanmazlardı”


A’de ki depoya zaman zaman  H.İ.D beni gönderiyordu. Git dükkan boş görünmesin orada oturun diyordu. Ben bahse konu depoya gittiğimde orada H Kod  isimli şahsı, Kasap B Kod isimli  şahsı, ayrıca erkek olmasına rağmen MERYEM KOD isimli şahsı depoda otururken gördüm. Şuanda bana gösterilen fotoğrafları inceledim. Üzerinde 4 kare fotoğrafın olduğu 1 nolu fotoğraf çıktısında üzerinde siyah tişört altında mavi kot pantolon olan şahsın Hafz kod isimli H.İ.D’un elemanlarından biri olduğunu teşhis ettim. Ayrıca üzerinde mavi beyaz tişört açık renkli kumaş pantolon ve siyah ayakkabı olan şahsıda Kasap Bedo olarak teşhis ettim. Fotoğraflar arasında Meryem kod isimli erkek şahsı göremedim. Yapılan çalışma sonunda Hafs kod isimli şahsın gerçek adının M.K.C kimlik nolu Kasap Bedo isimli şahsın ise …, M.A olduğunu görevli polis memurlarından öğrendim. Ben sadece kod isimlerini biliyordum. Kod isimlerini verdiğim Hafs, Kasap Bedo ve Meryem kod isimli erkek şahıslar kesinlikle cep telefonu kullanmazlardı ve detay konuşmazlardı.


“Suruç’u biz yaptık dedi”


H.İ.D ile tanıştıktan bir süre sonra ben kendisinin Isıd’a çalıştığını anladım. Suruç’da ki patlamadan 3-4 gün sonra H.İ.D araç kullanıyordu. Ben kendisine abi Suruç işi nasıl olmuş diye sordum. Bana oğlum Suruç’u biz yaptık dedi. Pkk’lılar hak etti bizde yaptık dedi. Ben de kendisine nasıl yaptınız diye sordum, bana Gaziantep  Elbeyli’den  bir kişi üstünde yeleği ile geçti, D.B canlı bombayı gönderdi. Biz Gaziantep’de 1 gece misafir ettik. Daha sonra motosikletle Suruç’a gönderdik. Onlar da orada patlattı dedi. Motosiklette kimin olduğunu bana söylemedi.

“Isıd saflarındadır ve Türkiye- Suriye  sınır sorumlusudur”

Ben D.B’yi önceden tanırdım. Antep’de çalıştığım fırında ustamdı. Eskiden komşumuzdu, anne adı Esma, kardeşinin adı A’dir. Ş… caddesi üzerinde oturur. Şuan Suriye’de kalır, Isıd saflarındadır ve Türkiye- Suriye  sınır sorumlusudur. D.B’de başlangıçta Nusret cephesinde başlamıştı, daha sonra Nusret cephesinden ayrılıp Isıd’a katıldı. Ben bu Suruç olayında D.B’nin adını H.İ.D’dan duyunca D.B’nin Suriye’den Türkiye’ye canlı bomba göndermekte sorumlu olduğunu anladım. Ben H.İ.D ile D.B’nin daha önceden ilişkilerinin olduğunu bilmiyordum. Ancak D.B Suriye’ye gittikten sonra sık sık H.İ.D ile telefonla görüşüyorlardı, aralarında irtibat olduğunu telefon görüşmeleriyle anladım. D.B Türkiye’de iken ve fırında ustam olduğu için evine 8-10 kez çay içmeye gitmiştim. Her gittiğimde evinde tanımadığım Cihadcı tipler görüyordum. D.B Suriye’ye gittikten sonra zaman zaman ailesini görmek için evine dönüyordu. En son 2015 yılı mayıs ayında ailesinin yanına Gaziantep’e ziyarete gelmişti. Eve geldiğinde beni de eski arkadaşım olduğu için çağırmıştı. Bana o görüşmemizde seçimlerden önce Adana ve Mersin’de HDP il binalarında meydana gelen patlamaları S  isimli eskiden DHKP/C saflarında yer almış, şuanda Isıd adına savaşan bir şahsın yaptığını söyledi. S… isimli şahsın detaylı kimlik ve telefon bilgilerini ben bilmiyorum.

“D.B ile birlikte Suriye’den Türkiye’ye canlı bomba gönderme faaliyetlerini yürütmektedir”
        
D.B’nin Suriye’de ki amiri de EBUBEKİR KOD isimli İ.B isimli şahıstır. İ.B isimli şahısın Suriye’de ki faaliyetlerinin detayı ile ilgili benim bir bilgim yokyur. Ancak D.B’nin amiri olduğunu biliyorum. Ben bu bilgiyi şöyle edindim, yukarıda belirttiğim gibi D.B henüz Suriye’ye gitmemişken ben evine çay içmeye gittiğimde İ.B’yı (EBUBEKİR KOD) ben kendisine bu kim diye sorduğumda bu benim “emirim” demişti. Şuanda telefonda bana fotoğrafı gösterilen şahsı ben EBUBEKİR olarak tanıyordum. Bu şahsın isminin İ.B olduğunu polislerden öğrendim. Ben İ.B’yı D.B’nin Gaziantep’de ki evinde görmüştüm ve D.B bana bu şahsı emiri olarak tanıtmıştı. Kendisi D.B ile birlikte Suriye’den Türkiye’ye canlı bomba gönderme faaliyetlerini yürütmektedir.


Ben H.İ.D’un yukarıda belirtiğim şekilde zaman zaman verdiği işleri yapıyordum. Bana her ay 2,500 TL para ödüyordu. Bundan yaklaşık 6-7 ay önce kendisini M.A KOD ismiyle tanıdığım ve bana gösterilen fotoğrafla kendisini teşhis ettiğim ve isminin Y.D polislerden öğrediğim şahsa H.İ.D beni gönderdi. Seni Şahinbey ilçesi  Akkent parkında , halısahanın altında bankta oturur halde, sarışın kumral birisi seni bekliyor, git ona depo kiralanmış de diye söyledim. Bende belirtilen parka gittim. Şahsa beni H.İ.D gönderdi, depo kiralanmış diye söyledim.  Oda tamam abisi dedi. Bana biraz dini içerikli sohbet yaptı, ahlaktan bahsetti. Bundan yaklaşık 1 ay sonra yani bugünden 5-6 ay önce Güneykent’de ki 2.depo tutulunca da H.İ.D beni yine M.A olarak tanıdığım Y.D’a gönderdi. Akkent  civarında bir yerde buluştuk. Yine kendisine Güneykent’de ki deponun tutulduğunu kendisine söyledim. Telefonların dinlenebileceği ihtimaline karşılık bu tür bilgileri şahıslar üzerinden H.İ.D gönderiyordu.

“Suruç patlamasından sonra depoya gittik”

M.Ali lakaplı Y.D benim bildiğime göre H.İ.D’un amiri yani üstü pozisyonundaydı. Hangi malzemenin nereye konacağını M.A kod isimli Y.D karar veriyordu. Malzemelerin yıkılması, alınması ve işçi temini işlerini de H.İ.D sağlıyordu.

“Suruç patlamasını da yapmışsınız, bu malzemeleri tekrar hazırlıyoruz”


Suruç patlamasından hemen sonra Erdem Kolejinin aşağısındaki Güneykent mahallesindeki depoya H.İ.D ile birlikte gittik. Depoya 1 koli bilye koyduk. Bilyeler küçük kutular halindeydi ve hava kararmak üzeriydi, akşam saatleriydi. Depoda bilyelerin yanında yaklaşık 30 kg sarı toz şeklinde patlayıcı malzeme vardı. Ben eve gelince düşünmeye başladım. Taşıdığımız bilyelerin ve patlayıcı maddelerin mahiyetini anladım. H.İ.D Suruç patlamasını da kendisinin yaptırdığını söyleyince yeni bir patlamanın hazırlığını yaptığımızı düşündüm ve H.İ.D ile konuşmaya, yaptığımızın yanlış olduğunu anlatmaya karar verdim. Bu konuyu görüşmek üzere H.İ.D’un yanına gittim. Abi bizim amacımız ne , Suruç patlamasını da yapmışsınız, bu malzemeleri tekrar hazırlıyoruz. Biz kime hizmet ediyoruz diye sordum. Kendisi cevaben, biz Allah’a hizmet ediyoruz, sen niye tribe giriyorsun, sadece Allah düşmanlarını öldürüyoruz diye cevap verdi. Ben de abi bütün ölenlerin Allah düşmanı olduğunu nereden biliyorsun, açık kalplerine mi baktın diye sordum. Bana cevaben herkesin hükmü bellidir, herkesin safı bellidir, bunlar bariz Allah düşmanlarıdır diyerek cevap verdi. Ben de kendisine abi sen bana her ay 2,500 TL para veriyorsun, ancak yaptığımız işlerden ben kalben rahatsızım, geceleri uyuyamıyorum dedim. Cevaben bana Y.. usta sen bu işin içine girdin, artık dönüşü yok, dönersen sende gidersin, yedi ceddin de gider dedi. Ben kendisine bu işlerden çıkmak istediğimi söyledim. Bana cevaben gözün kesiyorsa çık dedi. Ben de korktum ve çıkamadım. Bu görüşmeden sonra 2-3 gün evde düşündüm, polise gitmek istedim, ancak korktum. Güçlü olduklarını bildiğim için gitmedim, ihbar etseydim ihbarın benden yapıldığını anlayacaklarını ve aileme zarar vereceklerinden korktuğum için gidip ihbar edemedim.

“Yarım ton amonyum nitrat aldım”


Ankara’da 10/10/2015 tarihinde meydana gelen patlama olayından 15 gün önce hazırlıklara başlandı; H.İ.D olaydan 15 gün önce bana Nizip’e git bir depo bul dedi. Ben de Nizip’e gittim, dün polis memurlarına gösterdiğim depoyu ayda 250 TL ye sahibinden kiraladım. Kiralarken iş yeri sahibine inşaat malzemesi koyacağımı söyledim. Ben Nizip’de depoyu bulunca H.İ.D  Antep merkezde de bir depo kiraladığını bana söyledi. O deponun yerini de polislere gösterdim. Halil İbrahim Durgun bana git Nizip’den 1,5 ton üzerinde yüzde 33 yazan amonyum nitrat al dedi. Ben yalnız olarak Nizip’e amonyum nitrat almaya gittim. Bir yerde malzemeyi buldum. 1,5 ton isteyince ismini bilmediğim dükkan sahibi benden şüphelendi. Sarımsak ektik, gübreyi ona dökeceğiz dedim. Ancak Nizip’de ki satıcı benden şüphelendi bana gübre satmadı. Bunun üzerine ben H.İ.D’a Nizip’de gübre bulamadığımı söyledim. 1 gün sonra H.İ.D beni Urfa ili Birecik ilçesine gönderdi. Git oradan gübre alabilirsin, üzerinde amonyum nitrat yüzde 33 yazsın yoksa işimize yaramaz dedi. Ben Urfa Birecik’e gittim, yeni sebze halinin arkasında F… isimli şahıstan yarım ton amonyum nitrat aldım üzerinde yüzde 33 yazıyordu. Yine F’nin dükkanın 5-6 dükkan ilerisinden 1 ton amonyum nitrat aldım. Ne için aldığımı sorduklarında, babam sarımsak ekti, sarımsağa atacağız dedim. O bölgede sarımsak ekimi yapıldığı ve sarımsağa amonyum nitrat gübresi atıldığı için o şekilde söyledim. Giderken H.İ.D bana sorarlarsa sarımsağa atarız de diye söylemişti. Ben Urfa ili Birecik ilçesine gübreleri almaya giderken yanımda nakliyeci olarak H.T isimli nakliyeciyi götürdüm. Bana Urfa Birecik’e H.T isimli nakliyeciyle gitmemi H.İ.D söyledi. Araç H.T’un kendisine aitti. Kapalı kasa pick up şeklinde bir araçtı. Mavi renkliydi. Ancak ben plakasını hatırlamıyorum. Biz Birecik’den 1,5 ton gübreyi H.T ile birlikte Nizip’de ki kiraladığımız depoya indirdik. Ben Şanlıurfa Birecik ilçesine gübre almaya giderken nakliyeciyle aynı araçla gitmedim. Ben önden kendi aracım olan 27 Z 7xxx plakalı Megane marka kendi aracımla gittim. H.T’da benim arkamdan kendisine ait nakliye aracıyla geldi. Dönüşte de benzer şekilde Birecik’den Nizip’e kadar ben önden geldim. Kendisi de arkadan geldi , bu şekilde ayrı ayrı gelmemizi H.İ.D söyledi. Polis noktalarına birlikte takılmamak için ben öncü  araç olarak geldim. Aldığımız gübreleri Nizip’de ki depoya nakliyeci H.T ile birlikte yıktık. Yanımızda başka kimse yoktu. 1-2 gün sonra Ankara olayından 10 gün önce Nizip’de ki depoya yıktığımız 1,5 ton amonyum nitrat gübrenin yaklaşık 1 tonunu ben şahsıma ait 27 Z 7xxx plakalı Megane marka aracımın bagaj ve koltuklarda taşımak süretiyle 2 seferde Antep’de ki depoya taşıdım. Ben bu deponun yerini de dün Antep’e yer göstermek için gittiğimde, polis arkadaşlara gösterdim. Bu malzemeyi de polisler oradan aldılar.


“HDP Genel Merkezi’ni patlatacağız, orayı havaya uçuracağız dedi”


Birecik’den 1,5 ton malzemeyi bu şekilde getirdikten sonra ve 1 tonunu Gaziantep merkezdeki depoya naklettikten sonra ben H.İ.D’a abi bu malzemeleri ne yapacağız niye getirdik diye sordum. Kendisi bana Mitsubishi bir minibüs bulacağız, patlayıcıları minibüse yerleştireceğiz, minibüsü çekiciyle  Ankara’ya göndereceğiz, çekicinin şoförünün yanına Suriye’den gelen bir canlı bombayı yerleştireceğiz. Seçimden önce Ankara’da HDP Genel Merkezi’ni patlatacağız, orayı havaya uçuracağız dedi. Ben kendisine abi orada masum insanlar olabilir niye bunu yapacağız dediğimde, o binada masum insanın ne işi var onların hepsi PKK’lı dedi. Ben de daha önce belirttiğim için , korktuğum için ve aralarından ayrılamadığım için kimseye bir şey demedim. Daha sonra H.İ.D’un bana söylediği şekilde yapılan bombayı ve amonyum nitrat malzemeyi yerleştirmek için Mitsubishi minibüs aradılar. Ancak bahse konu minibüsün ruhsatını üzerine satın alacak kimse bulamadılar. Araç aramaya devam ederken araç sahibi bulunamayınca, Ankara’da barış mitingi altında, 10/10/2015 tarihinde, HDP’li grubunda içinde olduğu şahısların katılacağı bir miting olduğu öğrenilince H.İ.D’un bomba yüklü minibüsle HDP Genel Merkezini havaya uçurma projesini erteleyip, HDP Genel Merkezini havaya uçurma işini daha sonraya ertelemek suretiyle 10/10/2015 tarihinde düzenlenecek mitingde canlı bomba patlatmayı H.İ.D ve arkadaşları kararlaştırmışlar. Benim bu karardan 9 ekim 2015 tarihinde, Cuma günü saat 16:00 sıralarında haberim oldu.


“Ankara’ya 2 kardeş götüreceğiz, onlar Ankara’da miting alanını patlatacaklar”


09/10/2015 Cuma günü saat 16:00 sıralarında eve geldiğimde eşim bana Halil İbrahim Durgun isimli bir şahıs seni teleferik parkının yanında saat 16:30 sıralarında seni bekliyormuş diye birisi not bıraktı diye bana söyledi. Ben önemli bir şey olduğunu anladım, ben bu notu bırakanın kim olduğunu bilmiyorum, ancak
H.İ.D‘un beni çağırdığını anlayınca saat 16:30’da Gaziantep ili Şahinbey ilçesi teleferik parkının yanına gittim. H.İ.D  FORD FOCUS marka, 34 DM 8xxx plakalı aracın içindeydi. Ben yanına gittim, kendisi araçtan hiç inmedi. Bana dağdan PKK’lılar inmiş, Ankara’da miting yapacaklarmış, Ankara’ya 2 kardeş götüreceğiz, onlar Ankara’da miting alanını patlatacaklar. PKK’lıların anasını belleyecekler. HDP Genel Merkezi patlatma işini şimdilik erteledik, o daha sonraki iş öne bu işi yapacağız dedi. Ben kendisine abi miting alanında masum insanlar olabilir. Bu yapacağımız iş yanlış dedim. Bunun üzerine bana “ ne masum insanı oğlum bunların hepsi dağdan inmiş, masum insanın o mitingde ne işi olur, sen sadece öndeki araçla gideceksin, önde polis kontrolü olup olmadığını kontrol edeceksin, başka da bir iş yapmayacaksın  dedi. Bu görüşmeyi biz saat 16:30 sıralarında teleferik parkında yaptık. Bana H.İ.D akşam saat 20:00 sıralarında hücre evine gel dedi. Evde sana olayda kullanılacak telefonları ve aracı vereceğim dedi ve parktan ayrıldık. Ben bu görüşmeden sonra Gaziantep merkezde Şehitkamil ilçesindeki Forum AVM’ye gittim. Orada ki … mağazasından bir eşofman ve bir ayakkabı aldım. Akşam 20:00 sıralarında hücre evine gittim. Hücre evinin adresi Güneykent  mahallesi, …/Gaziantep adresindeki hücre evine gittim. Ben bu eve zaman zaman girip çıkardım. Bu eve girme yetkisi olmayan kimse giremez. Suriye’den canlı bomba olmak amacıyla H.İ.D ile buluşmak amacıyla gelen şahısların kullandığı bir evdir. H.İ.D’un izin vermediği kimse eve giremezdi. Ev 3 oda 1 salondan, ayrıca mutfak banyo ve tuvaletten oluşur. Ben bu hücre evinin yerine dün polis arkadaşlara gösterdim. Ben saat 20:00 sıralarında eve geldiğimde kapıyı Halil İbrahim Durgun açtı. Bana içeri gir demedi. Ben de gir demediği için kapıda bekledim. Ancak dairenin dış kapısı açıktı, ben kapıdan içeriyi görebiliyordum. Kapının tam karşısındaki odada Ankara’da ki canlı bomba  eylemini gerçekleştiren ve ismini sonradan Y.E.A olarak öğrendiğim şahıs ile yanında yine Ankara’da ki 2.canlı bomba patlatan  Suriye’den gelen şahıs vardı. Ayrıca bir de görsem tanıyabileceğim, fotoğrafından teşhis edebileceğim, Ankara’da ki canlı bomba olayına katılmayan, ancak canlı bomba olduğunu düşündüğüm 3.bir Suriyeli bir şahıs vardı. Y.E.Az’ün yanında bulunan ve Suriye’den gelen bu 2 şahıs aralarında arapça konuşuyorlardı. H.İ.D bana biraz bekle, olayda kullanacağımız telefonlara kontör yükleniyor dedi. Kontörü telefonlara kimin yüklediğini ben bilmiyorum. Yaklaşık 30-40 dakika kadar hücre evinin kapısında bekledim. Benimle birlikte H.İ.D‘da dairenin giriş kapısında ayakta bekledi. Yaklaşık 40 dakika sonra H.İ.D bana … model, siyah renkli, düz tuşlu bir telefon verdi. Diğer araçta irtibat telefonu olarak kullanılacak telefon hattı, bana verilen telefonda Aşkım diye kayıtlıydı. Telefonda başka kayıtlı numara yoktu. Telefon ve hat sıfır ve yeniydi. H.İ.D bana 2,500 TL para verdi. İhtiyaçlarını buradan harca, aldıklarını da yaz dedi. Ayrıca 27 A.. 70 plakalı Citröen marka beyaz renkli aracın anahtarını bana verdi. Araç aşağıda, sen arabayla yola çık  biz yarım saatlik mesafeden  peşinden gelicez, polis çevirmesi görürsen verdiğim hattan “ CANIM DUR BEN GELİYORUM “ diye şifreli mesaj çekeceksin, sesli konuşma kesinlikle yasak dedi. Bunun üzerine ben telefonu 2,500 TL parayı ve aracın anahtarını H.İ.D’dan aldım. Bahse konu Citröen marka 27 A.. 70 plakalı  araç öz ağabeyimin oğlu H.Ş adına kayıtlıdır. Bu araç olaydan 1,5 ay önce satın alındığında, bu aracı şirket işlerinde kullanacağız, bunu temiz ve uygun birinin üzerine alalım dedi. Ben de H.Ş’e rica ettim. Biz üzerimize alırsak yeşil kartımız iptal olurmuş o yüzden senin adına alacağız dedi. Araç alındığında H.Ş’i üzerine alması konusunda ikna etmiştim, o da bana tamam dedi.

Ben yukarıda belirttiğim gibi aracın anahtarını 2,500 TL parayı ve bana verilen telefon ve hattını H.İ.D’dan hücre evinin kapısından aldım, aşağıya inmek üzere 4.kattaki asansöre bindim. Asansör hareket etmeden, asansörün kapısı tekrar açıldı. Asansöre benim 2 yıl önce A.G’in verdiği sohbetlerden bir şahıs bindi. Asansör 4. Kattaydı ve ben bu şahsın H.İ.D’un hücre evinden çıktığını anladım. Ben eve girmemiştim. Kapıda beklemiştim, sadece kapının karşısındaki odada 3 kişi olduğunu görmüştüm. Hücre evinin diğer odalarında kaç kişi ve kimlerin olduğunu görmedim. Ancak benim peşimden isminin sonradan H.A.D olduğunu olduğunu fotoğraf teşhisiyle öğrendiğim. Şahıs hemen asansöre benden sonra binince bu şahsın da H.İ.D ile ve hücre eviyle irtibatlı olduğunu öğrendim. Asansörde H.A.D bana senin aracın bagajında bir çift ayakkabı varmış, onu H.İ.D istiyor dedi. Ben de tamam gel vereyim dedim. Ben kendisine sen kimsin ne için burdasın diye sormadım. H.A.D benimle birlikte asansörle aşağıya indi. Ben kendisine bagajdan benim eskiden kullandığım bir çift ayakkabı verdim. İsmini H.A.D olarak öğrendiğim şahıs tekrar hücre evine çıktı. Ben Citröen marka  27 A.. 70 plakalı araçla hücre evinin önünden Ankara’ya gitmek üzere hareket ettim. H.İ.D bana mavi tabelaları takip etmemi, yeşil tabelalı yollara girmememi, yarım saat mesafe önden gitmemi ve polis gördüğümde yukarıda söylediği şekilde şifreli mesaj atmamı söyledi.

“Kimliğimi de alıp GBT sorgulaması yaptılar”


Ben hücre evinin önünden araçla yaklaşık saat 21:00 sıralarında ayrıldım. Şahinbey ilçesi Akkent mahallesindeki Opet benzinliğine uğradım. Araca 180 TL değerinde mazot alarak Ankara yoluna çıktım. Adana ili Ceyhan ilçesinde polis kontrol noktası vardı. Saat akşam 22:00’yi geçmişti. Polis noktasını görünce ben söylendiği şekilde bana H.İ.D’un verdiği telefondan “ CANIM DUR BEN GELİYORUM “ diye H.İ.D’a mesaj attım. Anlaşmamız gereği H.İ.D’un bana “ TAMAM “ diye cevap vermesi gerekiyordu. Ancak cevap vermedi. Ceyhan’da polisler beni durdurdu. Bana nereden gelip nereye gittiğimi sordular. Ben de Antep’den geliyorum, Adana’ya gidiyorum dedim. Araçta bir şey bulamayınca bana geç dediler. Ben polis kontrol noktasını geçtim, biraz ileriden U dönüşü yaptım ve Antep’e doğru geri gittim. Mesajıma hala cevap gelmemişti. Mesaja cevap gelmeyince ben de H.İ.D’un mesajı görmediğini düşündüm. Sesli arama yaptım. Bana verilen numaradan AŞKIM diye kayıtlı numarayı defatle aramama rağmen H.İ.D telefonu açmadı. Bir süre sonra bana “ BEN GEÇTİM “ diye mesaj geldi. Ben tekrar U dönüşü yapıp Ankara istikametine döndüm, polis kontrol noktasında tekrar beni polisler durdurdu. Biraz önce sen buradan yine geçtin diye beni tanıdılar. Polislere ben abi yanlış yola girmişim dedim. Kontrol noktasındaki polisler şüphelenip aracımda detaylı arama yaptılar. Kimliğimi de alıp GBT sorgulaması yaptılar. Arama kaydın olmadığı için kimliğimi bana verip devam et dediler. Polis kontrol noktasından 3-4 km sonra Halil İbrahim Durgun’un kullandığı Ford focus marka gri renkli 34 DM 8XXX plakalı aracın ileride yolun kenarında beni beklediğini fark ettim. Ben aracın yanında durdum, camı indirdim. Araçtan inmeden H.İ.D hani aramızda yarım saatlik mesafe olacaktı hızlı geldiniz dedim. H.İ.D bana sorun yok biz 20 dk bekleyelim sen önden git, 120 km hızı da geçme dedi. Ben araçtan inmeyip camdan konuştuğum için H.İ.D’un aracında kaç kişi olduğunu görmedim. H.İ.D aracın önünde yalnızdı ve aracı kullanıyordu. Aracın arka ve ön camlarında film şeridi çekiliydi.


“Canlı bomba olayında ölen bu 2 şahıs benim Gaziantep’de ki hücre evinde H.İ.D’dan telefonu ve aracın anahtarını almaya gittiğimde hücre evinin kapısının karşısındaki odada gördüğüm 2 şahıstır”



Saat 04:30 sıralarında yani olayın olduğu gün sabah saat 04:30-05:00 sıralarında Adana-Pozantı’yı geçince Aksaray’a varmadan dinlenme tesislerinde durduk. Araçlardan ben ve H.İ.D indik. Benim araçta benden başka kimse yoktu. Diğer aracın içine baktığımda H.İ.D’un şoför olarak yalnız olduğunu ve araçtan indiğini gördüm. Aracın arka kapısını açtığımda ismini sonradan Y.E.A olarak olaydan sonra öğrendiğim ve 2.bombacı olarak Ankara’da kendisini patlatan ve polis arkadaşlara fotoğrafından teşhisini yaptığım ancak ismini bilemediğim şahıs Ford focus marka aracın arka koltuğunda oturuyorlardı. Ben arka kapıyı açtım, şahıslara baktım, şahıslarda bana baktı. Ben onlara herhangi bir şey söylemedim. Onlarda bana herhangi bir şey söylemediler. Ben daha sonra aracın arka kapısını kapattım. Canlı bomba eylemini o 2 şahsın yapacağını anladım. H.İ.D ile ben yiyecek birşeyler aldık. H.İ.D aldığı yiyeceklerden Ford focus marka aracın arkasında oturan ve canlı bomba eyleminde ölen Y.E.A ve yanındaki şahsa verdi. Ancak 2 şahıs araçtan inmediler. Benim Ford focus gri renkli 34 DM 8574 plakalı aracın arka koltuğunda oturan ve canlı bomba olayında ölen bu 2 şahıs benim Gaziantep’de ki hücre evinde H.İ.D’dan telefonu ve aracın anahtarını almaya gittiğimde hücre evinin kapısının karşısındaki odada gördüğüm 2 şahıstır. Bahse konu hücre evindeki canlı bomba olduğunu düşündüğüm arapça konuşan 3.şahsın kim olduğunu ve  şu anda nerede olduğunu ben bilmiyorum.


“Ulus’da bir otelde kalıyordu”


Dinlenme tesisinde ihtiyaçlarımızı bu şekilde giderdikten sonra yaklaşık 20 dk sonra yola çıktık. H.İ.D bana 30-40 km hızla yavaş  gideceğim, sen 120 km hızla git, biraz önden git dedi. Bu şekilde yola çıktık. Ankara Gölbaşına varmadan yaklaşık 10 km mesafede Petrol Ofisine ait benzinklikte durduk. Ben araçtan indim, diğer araçtan da H.İ.D indi. Bu sırada karşılıklı kullandığımız telefonların bataryalarını çıkarma kararı aldık. Ben ve H.İ.D lavaboya tuvalete gittik. H.İ.D tuvalette bana, biz seni burada bekleyeceğiz, sen Ankara’nın içine kadar git, polis  kontrol noktası olup olmadığına bak , sonra dön gel, telefonla değil bize burada sözlü olarak herhangi bir kontrol noktası olup olmadığını söyle, sonra senin işin bitecek dedi. Bu sırada saat olay günü sabah 07:00 sıralarıydı. Ben buluştuğumuz petrol ofisinden bendeki araç ile Ankara merkeze kadar gittim. İsmini bilmediğim ana caddeden epeyce ilerledim. Herhangi bir polis noktası olmadığını görünce aynı güzergahtan geri döndüm ve yaklaşık 40 dk sonra ben tekrar petrol ofisine geldim. Ben geldiğimde Y.E.A ve yanındaki canlı bombacı aracın arkasında oturuyordu. H.İ.D’da aracın önünde şoför mahalinde oturuyordu. Ben Halil İbrahim Durgun bana tamam senin işin bitti dedi. Bunun üzerine ben bendeki araçla Ankara’ya doğru tekrar yola çıktım. Yaklaşık 40 dk sonra da arkadaki araç Ankara’ya doğru polis noktasına hareket etti. Artık telefonu kapattığımız için aramızdaki irtibatta kesilmişti. Ben olayda kullanılan telefonun işi bittiği için H.İ.D’un  bana verdiği telefon ve hattı 7-8 parçaya bölerek kırdım. Bu sırada kendime ait 0546 2…. nolu telefonumdan ağabeyimin oğlu H.Ş’e 054….. nolu telefondan mesaj attım. Bir gün önceden Ankara’ya çıkarken de yarın Ankara’ya geliyorum diye mesaj atmıştım. Benin bu şekilde Hakan Şahin’e mesaj atıp onunla buluşmak istememin nedeni, eğer ileride bu olay nedeniyle gözaltına alınırsam, ben Ankara’ya yeğenim H.Ş’i almak için geldim demek, bu şekilde mazeret sunup haklanmak ve soruşturmadan kurtulmak için bu şekilde Hakan Şahin’e mesaj attım. H.Ş’in de telefonunun bataryasında sorun varmış. Mesajıma cevap vermedi, ben de çok yorgun olduğum için AŞTİ’nin civarında Ataköşk otelini gördüm. Bu sırada saat 09:30-10:00 sıralarıydı. Ben otele girip 4.kat 504 nolu odaya çıkınca kısa bir süre sonra H.Ş beni telefondan aradı. Bana telefonun bataryasında sorun olduğunu, telefonunu şarj etmek amacıyla AŞTİ’ye geldiğini söyledi, ben de otelde olduğumu söyleyince, AŞTİ’nin yanındaki ana caddede H.Ş’le buluştuk. H.Ş normalde Ulus’da bir otelde kalıyordu.

“Patlamadan sonra bana geldi birlikte yola çıktık”


Benim AŞTİ’nin yanındaki oteli seçmem ile ağabeyimin oğlu H.Ş’in AŞTİ’ye telefonun bataryasını düzeltip telefonunu şarj etmek amacıyla gelmesi tamamen tesadüftür. Önceden bu şekilde buluşalım diye aldığımız bir karar yoktur. H.Ş’de vücudu beyaz kan üretmiyor. O yüzden hastadır. Kandaki beyaz küreyi üretmiyor. Bu nedenle hastadır ve tedavi amacıyla olaydan 3 gün önce 07/10/2015 tarihinde hastaneye tedavi amacıyla geldiğini ben ailesinden Gaziantep’de öğrendim. Bu şekilde H.Ş ile AŞTİ civarında buluşmamız tesadüftür. H.Ş beni arayınca AŞTİ’nin kenarındaki yolda buluştuk. Benim kullandığım araç otelin önündeydi. Bana hastaneye gideceğini söyledi. Ben H.Ş’e aracın anahtarını verdim. Hacettepe hastanesine gitti, bende bu sırada oteldeki odama istirahat etmek için çıktım. H.Ş’e işini bitir gel beni al dedim. Patlamanın olduğu gün saat  13:00 sıralarında  H.Ş Citröen marka araçla bulunduğum otele geldi, birlikte Gaziantepe doğru yola çıktık. Gölbaşın’da yemek molası verdik, araçta H.Ş ve benden başka kimse yoktu. Yemekten sonra yola devam ettik. Aksaray’ı geçinceye kadar aracı H.Ş kullandı. Ben ön koltukta oturdum. Ben bu sırada giderken kırmış olduğum telefon ve hattın parçalarını tek tek H.Ş’den gizli camdan atıyordum. Yolda Tuz Gölünde çay molası verdik. Osmaniye’de Shel petrolde durduk. İçecek birşeyler aldık. Dönüşte Aksaray merkezde araca mazot aldık. Gece 00:30-01:00 sıralarında Gaziantep merkeze vardık. H.Ş bekardır ancak abimlerle birlikte kalır. Saatte epey geç olduğu için eşimin ve çocuklarımın uyumuş olduğunu düşündüğüm için ve onları rahatsız etmemek adına H.Ş’in evine gittim. Geceyi H.Ş’in evinde geçirdim.

“Çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını öğrendim. O anda pişmanlık yaşadım”
        

Ben olayın mahiyetini ve sonuçlarını  Aksaray’ı geçtikten sonra araçta radyoyu açınca öğrendim. Çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını öğrendim. O anda pişmanlık yaşadım, H.Ş yazık olmuş diye yorum yaptı, ben de H… şüphelenmesin diye PKK kendisi patlatıyor sonra da devletin üstüne atıyor diye yorum yaptım. Gaziantep’e gece 01:00 sıralarında döndükten sonra yukarıda söylediğim gibi ilk geceyi H Ş’in evinde geçirdim.  Ertesi gün yani olaydan 1 gün sonra 11/10/2015 Pazar günü saat 15:00-16:00 sıralarında evime geldiğimde ismini yukarda bahsettiğim, kendisini M.A KOD ismiyle tanıdığım ve polislerden gerçek ismini Y.D olduğunu öğrendiğim şahsın eşiyle birlikte bizim eve misafirliğe geldiğini öğrendim. Ben eve girdiğimde M.A kod isimli Y.D’ın eşi ve eşimin salonda M.A kod isimli Y.D’ın ise bizim oturma odasında yalnız oturduğunu gördüm. Selam verip hoş geldin dedim.  Ben odaya girer girmez M.A kod isimli Y.D bana aferin iyi iş çıkardınız dedi. Ben de kendisine abi iyi oldu da H.İ.D bana dağdan inen PKK’lılar olacak dedi, ama onların içinde hiç dağdan inen PKK ‘lı yoktur dedim. Bana sen nereden bilecen, onların hepsi Allah düşmanı PKK’lı dedi ve devamında bana eğer bu olaydan dolayı birine karşı ağzından bir şey kaçırırsan ne seni sağ bırakırım, ne de senin 2 çocuğunu sağ bırakırım,  ne de eşini sağ bırakırım dedi. Ben daha önceden H.İ.D’dan M.A kod isimli Y.D’ın özelliklerini duyup bildiğim için korktum ve o zaman bu olayda kullanıldığımı anladım. M.A kod isimli Y.D cep telefonu hiç kullanmıyordu. Bu konuşmadan sonra bizim evde yaklaşık 20 dk kaldı. Benim moralim de bozuktu, fazla sohbet etmedik. Müsade isteyip eşiyle birlikte gitti. M.A kod isimli Y.D evden gidince, eşime Y.D’ın eşiyle ne konuştuğunu sordum. Eşim bana havadan sudan konuştuklarını, önemli bir şey konuşmadıklarını söyledi. Ben bu cümleden M.A kod isimli Y.D’ın eşinin olaylardan haberinin olmadığını ve eşimin de olaydan haberdar olmadığını anlayıp değerlendirdim. Ben Muhammet Ali kodlu Y.D’ı Ankara’da ki patlama olayından yaklaşık 1 ay önce H.İ.D’a sormuştum. Bana  H.İ.D, Y.D ile ilgili , bu bir şahıs savaşı uzmanıdır, Afganistan’da eğitim almış, kadın kılığında bile şehirde gezebilir. Yakalanma riskine karşılık üzerinde sürekli bomba taşır. bir adamı 5 dk da öldürür. Ortadan kaybolur demişti. Ben de H.İ.D’dan M.A kod isimli Y.D ile ilgili bu cümleleri duyduğum için Y.D’ın beni evimde bu olayla ilgili konuşmamam konusundaki tehditlerinden etkilendim. Korktuğum için polise de herhangi bir şey söylemedim. M.A kodlu Y.D ile Pazar günkü olaydan 1 gün sonraki bu görüşmemizden sonra pazartesi günü ben kimseyle görüşmedim. Salı günü yani Ankara olayındaki patlamadan 2 gün sonra 13/10/2015 tarihinde evimin yakınında H.İ.D ile karşılaştım. Ben kendime ait 27 Z 7072 plakalı Megane marka aracımı kullanıyordum. H.İ.D’da arkadaki Ankara olayında kullanılan gri renkli 34 DM 8XXX ford focus model araçla bana selektör yaptı. Benim adıma kayıtlı 27 Z 7XXX plakalı araçta babamın 5 bin TL’lik fıstık parası vardır, aracın diğer parasını da oto galericilik işi yapan ağabeyim M.Ş karşıladı. Satılana kadar sen bin diye bana vermişti. H.İ.D bana Salı günü bulunduğu araçtan bana selektör yapınca, ben durdum. H.İ.D benim yanıma geldi. Araçtan indi, bana renkli bir poşet verdi. Bana “ BU EMANETİ AL 2 GÜN SONRA YEŞİL VADİ PARKININ YANINDA SAAT ÖĞLEN 12 SIRALARINDA DUR, SENDEN BU PAKETİ ORAYA CEMİL DİYE BİRİ GELİP ALACAK “  dedi. Bana paketi acele acele verdi, hemen aracına binip gitti. H.İ.D ile Ankara’da ki patlama olayıyla ilgili aramızda herhangi bir konuşma geçmedi. Konuşmamamla ilgili zaten M.A kod isimli Y.D’dan yukarıda anlattığım şekilde tehdit almıştım, o yüzden bende bir şey konuşmadım.


“ben eşimin altınlarını satmıştım, bu parayla ilerde bedelli askerlik çıkarsa, onun bedelini yatıracaktım”


H.İ.D’un verdiği poşeti alınca ben eve gittim. Bu sırada saat 16:00-17:00 sıralarıydı. Eve gittiğimde poşetin içinde ne olduğunu merak ettim. Poşeti açtığımda 3 ADET EL BOMBASI, 2 KUTU TABANCA MERMİSİ, YAKLAŞIK 20-30 ADET AÇIKTA TABANCA MERMİSİ vardı. Ben bu paketi Perşembe günü yeşil vadi parkında tanımadığım C… isimli şahsa teslim edecektim. Ancak polis beni Çarşamba günü gözaltına aldığı için ben bu el bombalarını ve mermilerini tanımadığım, açık kimliğini bilmediğim ve telefon numarasını da bilmediğim şahsa teslim edemedim. Gözaltına alındığımda polis evimde arama yaptı. H.İ.D’un bana C… isimli şahsa teslim edilmek üzere verdiği bahse konu el bombası ve mermilere polis el koydu. Üzerimden 11 bin tl para çıktı. Bu para, ben eşimin altınlarını satmıştım, bu parayla ilerde bedelli askerlik çıkarsa, onun bedelini yatıracaktım. Söylediğim gibi bu para eşimin altınlarının karşılığı paradır.


Ben H.İ.D’a olaydan sonra Salı günü bana poşeti C… senden alacak diye verdiğinde, ben kendisine C… kim diye sordum. O da bana C… Gaziantep’de vatan mahallesinde PKK’lıların eylem yaptığı mahallede oturan birisidir. Bu şahıs yani C… isimli şahıs PKK’lılar eyleme çıkınca para karşılığı bomba atıyor, bu paketin içindekileri C… kullanacaktı dedi. Yani ben paketin içindeki el bombalarını C… isimli şahsa Perşembe günü teslim edebilseydim, tanımadığım C… isimli şahısta Gaziantep ilinde PKK lehine gösteri yapan şahısların üzerine bu el bombalarını atacaktı. Ancak bana hangi tarihte bu el bombalarının kullanılacağını söylemedi. 

Popüler Yayınlar