GAR saldırısının şüphelisi: Abi nasıl olmuş dedim, Bana oğlum Suruç’u biz yaptık dedi
GAR saldırısı
şüphelisinin ifadesi: Ankara’ya 2 kardeş
götüreceğiz, onlar Ankara’da miting alanını patlatacaklar
10 Ekim 2015’te “Barış
Mitingi” için Ankara Gar’ı önünde toplanan yurttaşlara yönelik bombalı
saldırıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli olarak gözaltına
alınan Y.Ş’nin sorgu tutanağına Haberdar ulaştı. Y.Ş sorgusunda Suruç
katliamını aynı şahıslar tarafından planlandığını duyduğunu belirtti. Etkin
pişmanlık yasasından faydalanmak istediğini söylerken, Suruç katliamından sonra
kendisine ““Ankara’ya 2 kardeş
götüreceğiz, onlar Ankara’da miting alanını patlatacaklar” denildiğini anlattı.
Diğer yandan, patlayıcı maddelerin nasıl alındığını söyledi. Polis kontrol
noktalarından geçtiğini, aranan birisi olmadığı için yola devam edebildiğini dile
getirdi. Yüzlerce insanın katledildiği gar saldırısından sonra pişman olduğunu
öne sürerken, “polise gitmekten aileme bir şey yaparlar endişesi ile korktum”
dedi.
Şüpheli Y.Ş'in bahse konu
ifadesinde, parkta tanıştığı Şeyhmus S isimli kişiden dini dersler aldığını
daha sonra bu kişi aracılığı ile cihad
eğitimi gördüğünü ifade etti.
“Ben yaklaşık 6-7 yıl
önce Gaziantep’de ağabeyim yanında fırıncılığa başladım. 6-7 yıl fırında usta
olarak çalıştım. Migren hastalığım olduğu için fırında çalışmam da sağlığıma
mani olduğu için fırından ayrılmak zorunda kaldım.
“Şeyhmus
S beni Cihad dersine gönderdi”
Bundan yaklaşık 2 yıl
önce işsiz olduğum için parkta otururken Şeyhmuz S isimli bir vatandaş ile
parkta tanıştım. Şeyhmus S bana inşaat işleri yaptığından bahsetti, ayrıca
Kuranı Kerim’den ayetler okudu. Dini sohbet yaptı. Bana bizim derslerimiz var
sohbetlerimiz var katılırsan yararlanırsın. Allah seni dünyaya boşuna göndermedi.
Esrar ve hap içesin diye dünyaya göndermedi dedi. Ben zaman zaman esrar
içiyordum. Kendisine esrar içtiğimi de söylemiştim. Bunun üzerine benimle
ilgilendi. Ben Şeyhmus S’nın evine haftada 3 gün gittim. Birebir bana dini
sohbet yapıyordu. Yaklaşık 6 ay Şeyhmus S’dan dini sohbetler aldım. 6 ay sonra
Şeyhmus S beni Cihad dersine gönderdi.
“5
yıl önce Afganistan’da patlayıcı dersleri aldığını söylemişti”
Kendisini tanıtırken de
Afganistan’a savaşmaya gittiğini, 1.5 yıl orada kaldığını, 5 yıl önce Afganistan’da
patlayıcı dersleri aldığını söylemişti. Ben bu Şeyhmus S’nın detaylı kimlik
bilgilerini ve telefon numaralarını bilmiyorum. Sadece evini biliyorum, polis
arkadaşlar isterlerse evini gösterebilirim. Şeyhmus S’nın C… parkının orada 2
katlı evi var. Şeyhmus S isimli şahıs bana bu dersleri verdikten sonra 1 kadını
kaçırmıştı, bu nedenle kendisini cemaatten kovdular. Şeyhmus S Gaziantep’de Nusret
Cephesi olarak bilinen grubun elemanıdır.
“Nusret
Cephesi Isıd’e kafir der, Isıd’de Nusret Cephesi’ne kafir der”
Cihad dersi için beni
açık kimlik ve adres bilgilerini ve telefon numarasını bilmediğim R isimli bir
şahsa yönlendirdi. Dersleri veren R.G Muvahitler derneğine bağlı olarak ders
veriyordu ve bahse konu dernekte Nusret Cephesi’ne bağlı bir dernektir. Nusret
Cephesi Isıd’e kafir der, Isıd’de Nusret Cephesi’ne kafir der.
“Bunlar
herkese kafir diyorlar, camiye gitmiyorlar”
Ben bir süre sonra Nusret
Cephesi’nde ki sohbetlerden ayrıldım ve ayrılma nedeni olarak da, bunlar
herkese kafir diyorlar, camiye gitmiyorlar, namazlarını dernekte kılıyorlar. Bu
tavırlarından hoşlanmadığım için ayrılmayı düşünüyordum. Bir gün Gaziantep
merkezde, 100. Yıl parkında otururken bundan yaklaşık 1 yıl önce tanımadığım
bir şahıs yanıma oturdu. Sohbet sırasında şahsa Nusret Cephesi’nin sohbetlerine
gittiğimi ve bana anlatılanları aktarınca, tanımadığım şahıs bana senin annen
baban namaz kılıyor mu dedi, ben de kıldıklarını söyleyince yani sana bu
anlatılanlara göre annen baban da kafir mi oluyor diye söyleyince ben Nusret
Cephesi’nden ayrılma kararı aldım ve ayrıldım. Şeyhmus S ile sohbetlerimiz
devam ettiği süreçte evlendim.
Çocukluk arkadaşım
Gaziantep H… mahallesinden arkadaşım K
vasıtasıyla H.İ.D ile tanıştım. Bundan
yaklaşık 9 ay önce kendisiyle tanıştım. Beni H.İ.D ile tanıştıran K bana kefil
oldu. H.İ.D ile beni tanıştırırken benimle ilgili her şeyiyle güvenebileceğimiz
bir arkadaştır dedi. K beni H.İ. ile
tanıştırdıktan kısa bir süre sonra Isıd’a katıldı ve Suriye’de öldü.
Suriye’de öldüğüne ilişkin K’Nın ailesine haber geldi ve evinin önünde taziye
çadırı kuruldu.
“Allah
için her ay sana 2500 TL infakta bulunacağım dedi ve bana 2,500 TL peşin para
verdi”
Ben H.İ.D’a işsiz
olduğumu söylemiştim. Bundan 9-10 ay önce sanırım 2014 yılı aralık ayı içinde
ben H.İ.D ile ilk tanıştığımda kendisine işsiz olduğumu söyledim. Kendisi de
bana muhasebe işleri yaptığını, Allah için her ay sana 2500 TL infakta
bulunacağım dedi ve bana 2,500 TL peşin para verdi. Daha sonraki aylarda da her
ay 2,500 TL parayı bana H.İ.D vermeye devam etti. H.İ.D’Nun Ç… bulvarı, A…
otelinin arkasında kiralık olarak kullandığı muhasebeci ofisi vardır.
Tanıştığımızdan beri beni telefonla hiç aramadı, bana da kendisini telefonla
aramamam gerektiğini söyledi. Benim telefon numaram H.İ.D’da yoktur, onun
telefonu da bende yoktur.
“Canlı
bombaların kullandığı hücre evi vardı. Toplam 5 adet de depo kiralamıştı”
Ben H.İ’in yanına gelip
gittikçe bana bazı işler vermeye başladı. Aynı zamanda kendi oturduğu ev
dışında 1 adet Suriye’den gelen canlı bombaların kullandığı hücre evi vardı.
Toplam 5 adet de depo kiralamıştı. Bu depoların kiralandığını da ben M.A kod
ismini kullanan ismini fotoğraftan Y.D olarak öğrendiğim şahsa bildiriyordum.
Hücre evinin adresi G mahallesi, … sitesi … / Gaziantep adresidir. Toplam 5
adet depodan 4’ünün yerini ve hücre evinin yerini Gaziantep’de görevli polis
arkadaşlara bildirdim. Depolardan 1 tanesi B’de 2. Si Y.. mahallesinde, 3. A…
Mahallesinde , 4.sü Gaziantep/ Nizip ilçesindedir. Ben bu 4 deponun yerini polislere gösterdim. Ancak adresini
bulup gösteremediğim 5. Depo ise H.İ’in eşinin üzerine olan araçta kumanda
görmüştüm. H.İ.D’a abi bu kumanda nedir demiştim. Kendisi bana Başpınar
organize sanayi bölgesi Ş… ilçesinde bir depo tuttuğunu oranın kumandası
olduğunu söylemişti. Dün Gaziantep’e gittiğimde bu 5. Deponun yerini aradık
ancak bulamadık.
“Kod
isim kullanır, cep telefonu kesinlikle kullanmazlardı”
A’de ki depoya zaman zaman H.İ.D beni gönderiyordu. Git dükkan boş
görünmesin orada oturun diyordu. Ben bahse konu depoya gittiğimde orada H Kod isimli şahsı, Kasap B Kod isimli şahsı, ayrıca erkek olmasına rağmen MERYEM
KOD isimli şahsı depoda otururken gördüm. Şuanda bana gösterilen fotoğrafları
inceledim. Üzerinde 4 kare fotoğrafın olduğu 1 nolu fotoğraf çıktısında
üzerinde siyah tişört altında mavi kot pantolon olan şahsın Hafz kod isimli
H.İ.D’un elemanlarından biri olduğunu teşhis ettim. Ayrıca üzerinde mavi beyaz
tişört açık renkli kumaş pantolon ve siyah ayakkabı olan şahsıda Kasap Bedo
olarak teşhis ettim. Fotoğraflar arasında Meryem kod isimli erkek şahsı
göremedim. Yapılan çalışma sonunda Hafs kod isimli şahsın gerçek adının M.K.C
kimlik nolu Kasap Bedo isimli şahsın ise …, M.A olduğunu görevli polis
memurlarından öğrendim. Ben sadece kod isimlerini biliyordum. Kod isimlerini
verdiğim Hafs, Kasap Bedo ve Meryem kod isimli erkek şahıslar kesinlikle cep
telefonu kullanmazlardı ve detay konuşmazlardı.
“Suruç’u
biz yaptık dedi”
H.İ.D ile tanıştıktan bir
süre sonra ben kendisinin Isıd’a çalıştığını anladım. Suruç’da ki patlamadan
3-4 gün sonra H.İ.D araç kullanıyordu. Ben kendisine abi Suruç işi nasıl olmuş
diye sordum. Bana oğlum Suruç’u biz
yaptık dedi. Pkk’lılar hak etti bizde yaptık dedi. Ben de kendisine nasıl
yaptınız diye sordum, bana Gaziantep
Elbeyli’den bir kişi üstünde
yeleği ile geçti, D.B canlı bombayı gönderdi. Biz Gaziantep’de 1 gece misafir
ettik. Daha sonra motosikletle Suruç’a gönderdik. Onlar da orada patlattı dedi.
Motosiklette kimin olduğunu bana söylemedi.
“Isıd
saflarındadır ve Türkiye- Suriye sınır
sorumlusudur”
Ben D.B’yi önceden
tanırdım. Antep’de çalıştığım fırında ustamdı. Eskiden komşumuzdu, anne adı
Esma, kardeşinin adı A’dir. Ş… caddesi üzerinde oturur. Şuan Suriye’de kalır,
Isıd saflarındadır ve Türkiye- Suriye
sınır sorumlusudur. D.B’de başlangıçta Nusret cephesinde başlamıştı,
daha sonra Nusret cephesinden ayrılıp Isıd’a katıldı. Ben bu Suruç olayında D.B’nin
adını H.İ.D’dan duyunca D.B’nin Suriye’den Türkiye’ye canlı bomba göndermekte
sorumlu olduğunu anladım. Ben H.İ.D ile D.B’nin daha önceden ilişkilerinin olduğunu
bilmiyordum. Ancak D.B Suriye’ye gittikten sonra sık sık H.İ.D ile telefonla
görüşüyorlardı, aralarında irtibat olduğunu telefon görüşmeleriyle anladım. D.B
Türkiye’de iken ve fırında ustam olduğu için evine 8-10 kez çay içmeye
gitmiştim. Her gittiğimde evinde tanımadığım Cihadcı tipler görüyordum. D.B
Suriye’ye gittikten sonra zaman zaman ailesini görmek için evine dönüyordu. En
son 2015 yılı mayıs ayında ailesinin yanına Gaziantep’e ziyarete gelmişti. Eve
geldiğinde beni de eski arkadaşım olduğu için çağırmıştı. Bana o görüşmemizde
seçimlerden önce Adana ve Mersin’de HDP il binalarında meydana gelen
patlamaları S isimli eskiden DHKP/C
saflarında yer almış, şuanda Isıd adına savaşan bir şahsın yaptığını söyledi.
S… isimli şahsın detaylı kimlik ve telefon bilgilerini ben bilmiyorum.
“D.B
ile birlikte Suriye’den Türkiye’ye canlı bomba gönderme faaliyetlerini yürütmektedir”
D.B’nin Suriye’de ki
amiri de EBUBEKİR KOD isimli İ.B isimli şahıstır. İ.B isimli şahısın Suriye’de
ki faaliyetlerinin detayı ile ilgili benim bir bilgim yokyur. Ancak D.B’nin
amiri olduğunu biliyorum. Ben bu bilgiyi şöyle edindim, yukarıda belirttiğim
gibi D.B henüz Suriye’ye gitmemişken ben evine çay içmeye gittiğimde İ.B’yı
(EBUBEKİR KOD) ben kendisine bu kim diye sorduğumda bu benim “emirim” demişti.
Şuanda telefonda bana fotoğrafı gösterilen şahsı ben EBUBEKİR olarak
tanıyordum. Bu şahsın isminin İ.B olduğunu polislerden öğrendim. Ben İ.B’yı D.B’nin
Gaziantep’de ki evinde görmüştüm ve D.B bana bu şahsı emiri olarak tanıtmıştı. Kendisi
D.B ile birlikte Suriye’den Türkiye’ye canlı bomba gönderme faaliyetlerini
yürütmektedir.
Ben H.İ.D’un yukarıda
belirtiğim şekilde zaman zaman verdiği işleri yapıyordum. Bana her ay 2,500 TL
para ödüyordu. Bundan yaklaşık 6-7 ay önce kendisini M.A KOD ismiyle tanıdığım
ve bana gösterilen fotoğrafla kendisini teşhis ettiğim ve isminin Y.D
polislerden öğrediğim şahsa H.İ.D beni gönderdi. Seni Şahinbey ilçesi Akkent parkında , halısahanın altında bankta
oturur halde, sarışın kumral birisi seni bekliyor, git ona depo kiralanmış de
diye söyledim. Bende belirtilen parka gittim. Şahsa beni H.İ.D gönderdi, depo
kiralanmış diye söyledim. Oda tamam
abisi dedi. Bana biraz dini içerikli sohbet yaptı, ahlaktan bahsetti. Bundan
yaklaşık 1 ay sonra yani bugünden 5-6 ay önce Güneykent’de ki 2.depo tutulunca da
H.İ.D beni yine M.A olarak tanıdığım Y.D’a gönderdi. Akkent civarında bir yerde buluştuk. Yine kendisine
Güneykent’de ki deponun tutulduğunu kendisine söyledim. Telefonların
dinlenebileceği ihtimaline karşılık bu tür bilgileri şahıslar üzerinden H.İ.D gönderiyordu.
“Suruç
patlamasından sonra depoya gittik”
M.Ali lakaplı Y.D benim
bildiğime göre H.İ.D’un amiri yani üstü pozisyonundaydı. Hangi malzemenin
nereye konacağını M.A kod isimli Y.D karar veriyordu. Malzemelerin yıkılması,
alınması ve işçi temini işlerini de H.İ.D sağlıyordu.
“Suruç
patlamasını da yapmışsınız, bu malzemeleri tekrar hazırlıyoruz”
Suruç patlamasından hemen
sonra Erdem Kolejinin aşağısındaki Güneykent mahallesindeki depoya H.İ.D ile
birlikte gittik. Depoya 1 koli bilye koyduk. Bilyeler küçük kutular halindeydi
ve hava kararmak üzeriydi, akşam saatleriydi. Depoda bilyelerin yanında
yaklaşık 30 kg sarı toz şeklinde patlayıcı malzeme vardı. Ben eve gelince
düşünmeye başladım. Taşıdığımız bilyelerin ve patlayıcı maddelerin mahiyetini
anladım. H.İ.D Suruç patlamasını da kendisinin yaptırdığını söyleyince yeni bir
patlamanın hazırlığını yaptığımızı düşündüm ve H.İ.D ile konuşmaya,
yaptığımızın yanlış olduğunu anlatmaya karar verdim. Bu konuyu görüşmek üzere H.İ.D’un
yanına gittim. Abi bizim amacımız ne , Suruç patlamasını da yapmışsınız, bu
malzemeleri tekrar hazırlıyoruz. Biz kime hizmet ediyoruz diye sordum. Kendisi
cevaben, biz Allah’a hizmet ediyoruz, sen niye tribe giriyorsun, sadece Allah
düşmanlarını öldürüyoruz diye cevap verdi. Ben de abi bütün ölenlerin Allah
düşmanı olduğunu nereden biliyorsun, açık kalplerine mi baktın diye sordum.
Bana cevaben herkesin hükmü bellidir, herkesin safı bellidir, bunlar bariz
Allah düşmanlarıdır diyerek cevap verdi. Ben de kendisine abi sen bana her ay
2,500 TL para veriyorsun, ancak yaptığımız işlerden ben kalben rahatsızım,
geceleri uyuyamıyorum dedim. Cevaben bana Y.. usta sen bu işin içine girdin,
artık dönüşü yok, dönersen sende gidersin, yedi ceddin de gider dedi. Ben
kendisine bu işlerden çıkmak istediğimi söyledim. Bana cevaben gözün kesiyorsa
çık dedi. Ben de korktum ve çıkamadım. Bu görüşmeden sonra 2-3 gün evde
düşündüm, polise gitmek istedim, ancak korktum. Güçlü olduklarını bildiğim için
gitmedim, ihbar etseydim ihbarın benden yapıldığını anlayacaklarını ve aileme
zarar vereceklerinden korktuğum için gidip ihbar edemedim.
“Yarım
ton amonyum nitrat aldım”
Ankara’da 10/10/2015
tarihinde meydana gelen patlama olayından 15 gün önce hazırlıklara başlandı; H.İ.D
olaydan 15 gün önce bana Nizip’e git bir depo bul dedi. Ben de Nizip’e gittim,
dün polis memurlarına gösterdiğim depoyu ayda 250 TL ye sahibinden kiraladım.
Kiralarken iş yeri sahibine inşaat malzemesi koyacağımı söyledim. Ben Nizip’de
depoyu bulunca H.İ.D Antep merkezde de
bir depo kiraladığını bana söyledi. O deponun yerini de polislere gösterdim.
Halil İbrahim Durgun bana git Nizip’den 1,5 ton üzerinde yüzde 33 yazan amonyum
nitrat al dedi. Ben yalnız olarak Nizip’e amonyum nitrat almaya gittim. Bir
yerde malzemeyi buldum. 1,5 ton isteyince ismini bilmediğim dükkan sahibi
benden şüphelendi. Sarımsak ektik, gübreyi ona dökeceğiz dedim. Ancak Nizip’de
ki satıcı benden şüphelendi bana gübre satmadı. Bunun üzerine ben H.İ.D’a
Nizip’de gübre bulamadığımı söyledim. 1 gün sonra H.İ.D beni Urfa ili Birecik
ilçesine gönderdi. Git oradan gübre
alabilirsin, üzerinde amonyum nitrat yüzde 33 yazsın yoksa işimize yaramaz
dedi. Ben Urfa Birecik’e gittim, yeni sebze halinin arkasında F… isimli
şahıstan yarım ton amonyum nitrat aldım üzerinde yüzde 33 yazıyordu. Yine F’nin
dükkanın 5-6 dükkan ilerisinden 1 ton amonyum nitrat aldım. Ne için aldığımı
sorduklarında, babam sarımsak ekti, sarımsağa atacağız dedim. O bölgede
sarımsak ekimi yapıldığı ve sarımsağa amonyum nitrat gübresi atıldığı için o
şekilde söyledim. Giderken H.İ.D bana sorarlarsa sarımsağa atarız de diye
söylemişti. Ben Urfa ili Birecik ilçesine gübreleri almaya giderken yanımda
nakliyeci olarak H.T isimli nakliyeciyi götürdüm. Bana Urfa Birecik’e H.T
isimli nakliyeciyle gitmemi H.İ.D söyledi. Araç H.T’un kendisine aitti. Kapalı
kasa pick up şeklinde bir araçtı. Mavi renkliydi. Ancak ben plakasını
hatırlamıyorum. Biz Birecik’den 1,5 ton gübreyi H.T ile birlikte Nizip’de ki
kiraladığımız depoya indirdik. Ben Şanlıurfa Birecik ilçesine gübre almaya
giderken nakliyeciyle aynı araçla gitmedim. Ben önden kendi aracım olan 27 Z 7xxx
plakalı Megane marka kendi aracımla gittim. H.T’da benim arkamdan kendisine ait
nakliye aracıyla geldi. Dönüşte de benzer şekilde Birecik’den Nizip’e kadar ben
önden geldim. Kendisi de arkadan geldi , bu şekilde ayrı ayrı gelmemizi H.İ.D
söyledi. Polis noktalarına birlikte takılmamak için ben öncü araç olarak geldim. Aldığımız gübreleri
Nizip’de ki depoya nakliyeci H.T ile birlikte yıktık. Yanımızda başka kimse
yoktu. 1-2 gün sonra Ankara olayından 10 gün önce Nizip’de ki depoya yıktığımız
1,5 ton amonyum nitrat gübrenin yaklaşık 1 tonunu ben şahsıma ait 27 Z 7xxx
plakalı Megane marka aracımın bagaj ve koltuklarda taşımak süretiyle 2 seferde
Antep’de ki depoya taşıdım. Ben bu deponun yerini de dün Antep’e yer göstermek
için gittiğimde, polis arkadaşlara gösterdim. Bu malzemeyi de polisler oradan
aldılar.
“HDP
Genel Merkezi’ni patlatacağız, orayı havaya uçuracağız dedi”
Birecik’den 1,5 ton
malzemeyi bu şekilde getirdikten sonra ve 1 tonunu Gaziantep merkezdeki depoya
naklettikten sonra ben H.İ.D’a abi bu malzemeleri ne yapacağız niye getirdik
diye sordum. Kendisi bana Mitsubishi bir minibüs bulacağız, patlayıcıları
minibüse yerleştireceğiz, minibüsü çekiciyle
Ankara’ya göndereceğiz, çekicinin şoförünün yanına Suriye’den gelen bir
canlı bombayı yerleştireceğiz. Seçimden önce Ankara’da HDP Genel Merkezi’ni
patlatacağız, orayı havaya uçuracağız dedi. Ben kendisine abi orada masum insanlar
olabilir niye bunu yapacağız dediğimde, o binada masum insanın ne işi var
onların hepsi PKK’lı dedi. Ben de daha önce belirttiğim için , korktuğum için
ve aralarından ayrılamadığım için kimseye bir şey demedim. Daha sonra H.İ.D’un
bana söylediği şekilde yapılan bombayı ve amonyum nitrat malzemeyi yerleştirmek
için Mitsubishi minibüs aradılar. Ancak bahse konu minibüsün ruhsatını üzerine
satın alacak kimse bulamadılar. Araç aramaya devam ederken araç sahibi
bulunamayınca, Ankara’da barış mitingi altında, 10/10/2015 tarihinde, HDP’li
grubunda içinde olduğu şahısların katılacağı bir miting olduğu öğrenilince H.İ.D’un
bomba yüklü minibüsle HDP Genel
Merkezini havaya uçurma projesini erteleyip, HDP Genel Merkezini havaya uçurma
işini daha sonraya ertelemek suretiyle 10/10/2015 tarihinde düzenlenecek
mitingde canlı bomba patlatmayı H.İ.D ve arkadaşları kararlaştırmışlar. Benim
bu karardan 9 ekim 2015 tarihinde, Cuma günü saat 16:00 sıralarında haberim
oldu.
“Ankara’ya
2 kardeş götüreceğiz, onlar Ankara’da miting alanını patlatacaklar”
09/10/2015 Cuma günü saat
16:00 sıralarında eve geldiğimde eşim bana Halil İbrahim Durgun isimli bir
şahıs seni teleferik parkının yanında saat 16:30 sıralarında seni bekliyormuş
diye birisi not bıraktı diye bana söyledi. Ben önemli bir şey olduğunu anladım,
ben bu notu bırakanın kim olduğunu bilmiyorum, ancak
H.İ.D‘un beni çağırdığını
anlayınca saat 16:30’da Gaziantep ili Şahinbey ilçesi teleferik parkının yanına
gittim. H.İ.D FORD FOCUS marka, 34 DM 8xxx
plakalı aracın içindeydi. Ben yanına gittim, kendisi araçtan hiç inmedi. Bana
dağdan PKK’lılar inmiş, Ankara’da miting yapacaklarmış, Ankara’ya 2 kardeş
götüreceğiz, onlar Ankara’da miting alanını patlatacaklar. PKK’lıların anasını
belleyecekler. HDP Genel Merkezi patlatma işini şimdilik erteledik, o daha
sonraki iş öne bu işi yapacağız dedi. Ben kendisine abi miting alanında masum
insanlar olabilir. Bu yapacağımız iş yanlış dedim. Bunun üzerine bana “ ne
masum insanı oğlum bunların hepsi dağdan inmiş, masum insanın o mitingde ne işi
olur, sen sadece öndeki araçla gideceksin, önde polis kontrolü olup olmadığını
kontrol edeceksin, başka da bir iş yapmayacaksın dedi. Bu görüşmeyi biz saat 16:30 sıralarında
teleferik parkında yaptık. Bana H.İ.D akşam saat 20:00 sıralarında hücre evine
gel dedi. Evde sana olayda kullanılacak telefonları ve aracı vereceğim dedi ve
parktan ayrıldık. Ben bu görüşmeden sonra Gaziantep merkezde Şehitkamil
ilçesindeki Forum AVM’ye gittim. Orada ki … mağazasından bir eşofman ve bir
ayakkabı aldım. Akşam 20:00 sıralarında hücre evine gittim. Hücre evinin adresi
Güneykent mahallesi, …/Gaziantep
adresindeki hücre evine gittim. Ben bu eve zaman zaman girip çıkardım. Bu eve
girme yetkisi olmayan kimse giremez. Suriye’den canlı bomba olmak amacıyla H.İ.D
ile buluşmak amacıyla gelen şahısların kullandığı bir evdir. H.İ.D’un izin
vermediği kimse eve giremezdi. Ev 3 oda 1 salondan, ayrıca mutfak banyo ve
tuvaletten oluşur. Ben bu hücre evinin yerine dün polis arkadaşlara gösterdim.
Ben saat 20:00 sıralarında eve geldiğimde kapıyı Halil İbrahim Durgun açtı.
Bana içeri gir demedi. Ben de gir demediği için kapıda bekledim. Ancak dairenin
dış kapısı açıktı, ben kapıdan içeriyi görebiliyordum. Kapının tam karşısındaki
odada Ankara’da ki canlı bomba eylemini
gerçekleştiren ve ismini sonradan Y.E.A olarak öğrendiğim şahıs ile yanında
yine Ankara’da ki 2.canlı bomba patlatan
Suriye’den gelen şahıs vardı. Ayrıca bir de görsem tanıyabileceğim,
fotoğrafından teşhis edebileceğim, Ankara’da ki canlı bomba olayına katılmayan,
ancak canlı bomba olduğunu düşündüğüm 3.bir Suriyeli bir şahıs vardı. Y.E.Az’ün
yanında bulunan ve Suriye’den gelen bu 2 şahıs aralarında arapça
konuşuyorlardı. H.İ.D bana biraz bekle, olayda kullanacağımız telefonlara
kontör yükleniyor dedi. Kontörü telefonlara kimin yüklediğini ben bilmiyorum. Yaklaşık
30-40 dakika kadar hücre evinin kapısında bekledim. Benimle birlikte H.İ.D‘da
dairenin giriş kapısında ayakta bekledi. Yaklaşık 40 dakika sonra H.İ.D bana …
model, siyah renkli, düz tuşlu bir telefon verdi. Diğer araçta irtibat telefonu
olarak kullanılacak telefon hattı, bana verilen telefonda Aşkım diye
kayıtlıydı. Telefonda başka kayıtlı numara yoktu. Telefon ve hat sıfır ve
yeniydi. H.İ.D bana 2,500 TL para verdi. İhtiyaçlarını buradan harca,
aldıklarını da yaz dedi. Ayrıca 27 A.. 70 plakalı Citröen marka beyaz renkli
aracın anahtarını bana verdi. Araç aşağıda, sen arabayla yola çık biz yarım saatlik mesafeden peşinden gelicez, polis çevirmesi görürsen
verdiğim hattan “ CANIM DUR BEN GELİYORUM “ diye şifreli mesaj çekeceksin,
sesli konuşma kesinlikle yasak dedi. Bunun üzerine ben telefonu 2,500 TL parayı
ve aracın anahtarını H.İ.D’dan aldım. Bahse konu Citröen marka 27 A.. 70
plakalı araç öz ağabeyimin oğlu H.Ş
adına kayıtlıdır. Bu araç olaydan 1,5 ay önce satın alındığında, bu aracı
şirket işlerinde kullanacağız, bunu temiz ve uygun birinin üzerine alalım dedi.
Ben de H.Ş’e rica ettim. Biz üzerimize alırsak yeşil kartımız iptal olurmuş o
yüzden senin adına alacağız dedi. Araç alındığında H.Ş’i üzerine alması
konusunda ikna etmiştim, o da bana tamam dedi.
Ben yukarıda belirttiğim
gibi aracın anahtarını 2,500 TL parayı ve bana verilen telefon ve hattını H.İ.D’dan
hücre evinin kapısından aldım, aşağıya inmek üzere 4.kattaki asansöre bindim.
Asansör hareket etmeden, asansörün kapısı tekrar açıldı. Asansöre benim 2 yıl
önce A.G’in verdiği sohbetlerden bir şahıs bindi. Asansör 4. Kattaydı ve ben bu
şahsın H.İ.D’un hücre evinden çıktığını anladım. Ben eve girmemiştim. Kapıda
beklemiştim, sadece kapının karşısındaki odada 3 kişi olduğunu görmüştüm. Hücre
evinin diğer odalarında kaç kişi ve kimlerin olduğunu görmedim. Ancak benim
peşimden isminin sonradan H.A.D olduğunu olduğunu fotoğraf teşhisiyle
öğrendiğim. Şahıs hemen asansöre benden sonra binince bu şahsın da H.İ.D ile ve
hücre eviyle irtibatlı olduğunu öğrendim. Asansörde H.A.D bana senin aracın
bagajında bir çift ayakkabı varmış, onu H.İ.D istiyor dedi. Ben de tamam gel
vereyim dedim. Ben kendisine sen kimsin ne için burdasın diye sormadım. H.A.D benimle
birlikte asansörle aşağıya indi. Ben kendisine bagajdan benim eskiden
kullandığım bir çift ayakkabı verdim. İsmini H.A.D olarak öğrendiğim şahıs
tekrar hücre evine çıktı. Ben Citröen marka
27 A.. 70 plakalı araçla hücre evinin önünden Ankara’ya gitmek üzere
hareket ettim. H.İ.D bana mavi tabelaları takip etmemi, yeşil tabelalı yollara
girmememi, yarım saat mesafe önden gitmemi ve polis gördüğümde yukarıda
söylediği şekilde şifreli mesaj atmamı söyledi.
“Kimliğimi
de alıp GBT sorgulaması yaptılar”
Ben hücre evinin önünden
araçla yaklaşık saat 21:00 sıralarında ayrıldım. Şahinbey ilçesi Akkent
mahallesindeki Opet benzinliğine uğradım. Araca 180 TL değerinde mazot alarak
Ankara yoluna çıktım. Adana ili Ceyhan ilçesinde polis kontrol noktası vardı.
Saat akşam 22:00’yi geçmişti. Polis noktasını görünce ben söylendiği şekilde
bana H.İ.D’un verdiği telefondan “ CANIM DUR BEN GELİYORUM “ diye H.İ.D’a mesaj
attım. Anlaşmamız gereği H.İ.D’un bana “ TAMAM “ diye cevap vermesi
gerekiyordu. Ancak cevap vermedi. Ceyhan’da polisler beni durdurdu. Bana nereden
gelip nereye gittiğimi sordular. Ben de Antep’den geliyorum, Adana’ya gidiyorum
dedim. Araçta bir şey bulamayınca bana geç dediler. Ben polis kontrol noktasını
geçtim, biraz ileriden U dönüşü yaptım ve Antep’e doğru geri gittim. Mesajıma
hala cevap gelmemişti. Mesaja cevap gelmeyince ben de H.İ.D’un mesajı
görmediğini düşündüm. Sesli arama yaptım. Bana verilen numaradan AŞKIM diye
kayıtlı numarayı defatle aramama rağmen H.İ.D telefonu açmadı. Bir süre sonra
bana “ BEN GEÇTİM “ diye mesaj geldi. Ben tekrar U dönüşü yapıp Ankara
istikametine döndüm, polis kontrol noktasında tekrar beni polisler durdurdu.
Biraz önce sen buradan yine geçtin diye beni tanıdılar. Polislere ben abi
yanlış yola girmişim dedim. Kontrol noktasındaki polisler şüphelenip aracımda
detaylı arama yaptılar. Kimliğimi de alıp GBT sorgulaması yaptılar. Arama
kaydın olmadığı için kimliğimi bana verip devam et dediler. Polis kontrol
noktasından 3-4 km sonra Halil İbrahim Durgun’un kullandığı Ford focus marka
gri renkli 34 DM 8XXX plakalı aracın ileride yolun kenarında beni beklediğini
fark ettim. Ben aracın yanında durdum, camı indirdim. Araçtan inmeden H.İ.D
hani aramızda yarım saatlik mesafe olacaktı hızlı geldiniz dedim. H.İ.D bana
sorun yok biz 20 dk bekleyelim sen önden git, 120 km hızı da geçme dedi. Ben
araçtan inmeyip camdan konuştuğum için H.İ.D’un aracında kaç kişi olduğunu
görmedim. H.İ.D aracın önünde yalnızdı ve aracı kullanıyordu. Aracın arka ve ön
camlarında film şeridi çekiliydi.
“Canlı
bomba olayında ölen bu 2 şahıs benim Gaziantep’de ki hücre evinde H.İ.D’dan
telefonu ve aracın anahtarını almaya gittiğimde hücre evinin kapısının
karşısındaki odada gördüğüm 2 şahıstır”
Saat 04:30 sıralarında
yani olayın olduğu gün sabah saat 04:30-05:00 sıralarında Adana-Pozantı’yı
geçince Aksaray’a varmadan dinlenme tesislerinde durduk. Araçlardan ben ve H.İ.D
indik. Benim araçta benden başka kimse yoktu. Diğer aracın içine baktığımda H.İ.D’un
şoför olarak yalnız olduğunu ve araçtan indiğini gördüm. Aracın arka kapısını
açtığımda ismini sonradan Y.E.A olarak olaydan sonra öğrendiğim ve 2.bombacı
olarak Ankara’da kendisini patlatan ve polis arkadaşlara fotoğrafından
teşhisini yaptığım ancak ismini bilemediğim şahıs Ford focus marka aracın arka
koltuğunda oturuyorlardı. Ben arka kapıyı açtım, şahıslara baktım, şahıslarda
bana baktı. Ben onlara herhangi bir şey söylemedim. Onlarda bana herhangi bir
şey söylemediler. Ben daha sonra aracın arka kapısını kapattım. Canlı bomba eylemini
o 2 şahsın yapacağını anladım. H.İ.D ile ben yiyecek birşeyler aldık. H.İ.D
aldığı yiyeceklerden Ford focus marka aracın arkasında oturan ve canlı bomba
eyleminde ölen Y.E.A ve yanındaki şahsa verdi. Ancak 2 şahıs araçtan inmediler.
Benim Ford focus gri renkli 34 DM 8574 plakalı aracın arka koltuğunda oturan ve
canlı bomba olayında ölen bu 2 şahıs benim Gaziantep’de ki hücre evinde H.İ.D’dan
telefonu ve aracın anahtarını almaya gittiğimde hücre evinin kapısının
karşısındaki odada gördüğüm 2 şahıstır. Bahse konu hücre evindeki canlı bomba
olduğunu düşündüğüm arapça konuşan 3.şahsın kim olduğunu ve şu anda nerede olduğunu ben bilmiyorum.
“Ulus’da
bir otelde kalıyordu”
Dinlenme tesisinde
ihtiyaçlarımızı bu şekilde giderdikten sonra yaklaşık 20 dk sonra yola çıktık.
H.İ.D bana 30-40 km hızla yavaş
gideceğim, sen 120 km hızla git, biraz önden git dedi. Bu şekilde yola
çıktık. Ankara Gölbaşına varmadan yaklaşık 10 km mesafede Petrol Ofisine ait
benzinklikte durduk. Ben araçtan indim, diğer araçtan da H.İ.D indi. Bu sırada
karşılıklı kullandığımız telefonların bataryalarını çıkarma kararı aldık. Ben
ve H.İ.D lavaboya tuvalete gittik. H.İ.D tuvalette bana, biz seni burada
bekleyeceğiz, sen Ankara’nın içine kadar git, polis kontrol noktası olup olmadığına bak , sonra
dön gel, telefonla değil bize burada sözlü olarak herhangi bir kontrol noktası
olup olmadığını söyle, sonra senin işin bitecek dedi. Bu sırada saat olay günü
sabah 07:00 sıralarıydı. Ben buluştuğumuz petrol ofisinden bendeki araç ile
Ankara merkeze kadar gittim. İsmini bilmediğim ana caddeden epeyce ilerledim.
Herhangi bir polis noktası olmadığını görünce aynı güzergahtan geri döndüm ve
yaklaşık 40 dk sonra ben tekrar petrol ofisine geldim. Ben geldiğimde Y.E.A ve
yanındaki canlı bombacı aracın arkasında oturuyordu. H.İ.D’da aracın önünde
şoför mahalinde oturuyordu. Ben Halil İbrahim Durgun bana tamam senin işin
bitti dedi. Bunun üzerine ben bendeki araçla Ankara’ya doğru tekrar yola
çıktım. Yaklaşık 40 dk sonra da arkadaki araç Ankara’ya doğru polis noktasına
hareket etti. Artık telefonu kapattığımız için aramızdaki irtibatta kesilmişti.
Ben olayda kullanılan telefonun işi bittiği için H.İ.D’un bana verdiği telefon ve hattı 7-8 parçaya
bölerek kırdım. Bu sırada kendime ait 0546 2…. nolu telefonumdan ağabeyimin
oğlu H.Ş’e 054….. nolu telefondan mesaj attım. Bir gün önceden Ankara’ya
çıkarken de yarın Ankara’ya geliyorum diye mesaj atmıştım. Benin bu şekilde
Hakan Şahin’e mesaj atıp onunla buluşmak istememin nedeni, eğer ileride bu olay
nedeniyle gözaltına alınırsam, ben Ankara’ya yeğenim H.Ş’i almak için geldim
demek, bu şekilde mazeret sunup haklanmak ve soruşturmadan kurtulmak için bu
şekilde Hakan Şahin’e mesaj attım. H.Ş’in de telefonunun bataryasında sorun
varmış. Mesajıma cevap vermedi, ben de çok yorgun olduğum için AŞTİ’nin
civarında Ataköşk otelini gördüm. Bu sırada saat 09:30-10:00 sıralarıydı. Ben
otele girip 4.kat 504 nolu odaya çıkınca kısa bir süre sonra H.Ş beni
telefondan aradı. Bana telefonun bataryasında sorun olduğunu, telefonunu şarj
etmek amacıyla AŞTİ’ye geldiğini söyledi, ben de otelde olduğumu söyleyince,
AŞTİ’nin yanındaki ana caddede H.Ş’le buluştuk. H.Ş normalde Ulus’da bir otelde
kalıyordu.
“Patlamadan
sonra bana geldi birlikte yola çıktık”
Benim AŞTİ’nin yanındaki
oteli seçmem ile ağabeyimin oğlu H.Ş’in AŞTİ’ye telefonun bataryasını düzeltip
telefonunu şarj etmek amacıyla gelmesi tamamen tesadüftür. Önceden bu şekilde
buluşalım diye aldığımız bir karar yoktur. H.Ş’de vücudu beyaz kan üretmiyor. O
yüzden hastadır. Kandaki beyaz küreyi üretmiyor. Bu nedenle hastadır ve tedavi
amacıyla olaydan 3 gün önce 07/10/2015 tarihinde hastaneye tedavi amacıyla
geldiğini ben ailesinden Gaziantep’de öğrendim. Bu şekilde H.Ş ile AŞTİ
civarında buluşmamız tesadüftür. H.Ş beni arayınca AŞTİ’nin kenarındaki yolda
buluştuk. Benim kullandığım araç otelin önündeydi. Bana hastaneye gideceğini
söyledi. Ben H.Ş’e aracın anahtarını verdim. Hacettepe hastanesine gitti, bende
bu sırada oteldeki odama istirahat etmek için çıktım. H.Ş’e işini bitir gel
beni al dedim. Patlamanın olduğu gün saat
13:00 sıralarında H.Ş Citröen
marka araçla bulunduğum otele geldi, birlikte Gaziantepe doğru yola çıktık.
Gölbaşın’da yemek molası verdik, araçta H.Ş ve benden başka kimse yoktu.
Yemekten sonra yola devam ettik. Aksaray’ı geçinceye kadar aracı H.Ş kullandı.
Ben ön koltukta oturdum. Ben bu sırada giderken kırmış olduğum telefon ve
hattın parçalarını tek tek H.Ş’den gizli camdan atıyordum. Yolda Tuz Gölünde
çay molası verdik. Osmaniye’de Shel petrolde durduk. İçecek birşeyler aldık.
Dönüşte Aksaray merkezde araca mazot aldık. Gece 00:30-01:00 sıralarında
Gaziantep merkeze vardık. H.Ş bekardır ancak abimlerle birlikte kalır. Saatte
epey geç olduğu için eşimin ve çocuklarımın uyumuş olduğunu düşündüğüm için ve
onları rahatsız etmemek adına H.Ş’in evine gittim. Geceyi H.Ş’in evinde
geçirdim.
“Çok
sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını öğrendim. O anda pişmanlık yaşadım”
Ben olayın mahiyetini ve
sonuçlarını Aksaray’ı geçtikten sonra
araçta radyoyu açınca öğrendim. Çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını
öğrendim. O anda pişmanlık yaşadım, H.Ş yazık olmuş diye yorum yaptı, ben de H…
şüphelenmesin diye PKK kendisi patlatıyor sonra da devletin üstüne atıyor diye
yorum yaptım. Gaziantep’e gece 01:00 sıralarında döndükten sonra yukarıda
söylediğim gibi ilk geceyi H Ş’in evinde geçirdim. Ertesi gün yani olaydan 1 gün sonra 11/10/2015
Pazar günü saat 15:00-16:00 sıralarında evime geldiğimde ismini yukarda bahsettiğim,
kendisini M.A KOD ismiyle tanıdığım ve polislerden gerçek ismini Y.D olduğunu
öğrendiğim şahsın eşiyle birlikte bizim eve misafirliğe geldiğini öğrendim. Ben
eve girdiğimde M.A kod isimli Y.D’ın eşi ve eşimin salonda M.A kod isimli Y.D’ın
ise bizim oturma odasında yalnız oturduğunu gördüm. Selam verip hoş geldin
dedim. Ben odaya girer girmez M.A kod
isimli Y.D bana aferin iyi iş çıkardınız dedi. Ben de kendisine abi iyi oldu da
H.İ.D bana dağdan inen PKK’lılar olacak dedi, ama onların içinde hiç dağdan
inen PKK ‘lı yoktur dedim. Bana sen nereden bilecen, onların hepsi Allah
düşmanı PKK’lı dedi ve devamında bana eğer bu olaydan dolayı birine karşı
ağzından bir şey kaçırırsan ne seni sağ bırakırım, ne de senin 2 çocuğunu sağ
bırakırım, ne de eşini sağ bırakırım
dedi. Ben daha önceden H.İ.D’dan M.A kod isimli Y.D’ın özelliklerini duyup
bildiğim için korktum ve o zaman bu olayda kullanıldığımı anladım. M.A kod
isimli Y.D cep telefonu hiç kullanmıyordu. Bu konuşmadan sonra bizim evde
yaklaşık 20 dk kaldı. Benim moralim de bozuktu, fazla sohbet etmedik. Müsade
isteyip eşiyle birlikte gitti. M.A kod isimli Y.D evden gidince, eşime Y.D’ın
eşiyle ne konuştuğunu sordum. Eşim bana havadan sudan konuştuklarını, önemli
bir şey konuşmadıklarını söyledi. Ben bu cümleden M.A kod isimli Y.D’ın eşinin
olaylardan haberinin olmadığını ve eşimin de olaydan haberdar olmadığını
anlayıp değerlendirdim. Ben Muhammet Ali kodlu Y.D’ı Ankara’da ki patlama
olayından yaklaşık 1 ay önce H.İ.D’a sormuştum. Bana H.İ.D, Y.D ile ilgili , bu bir şahıs savaşı
uzmanıdır, Afganistan’da eğitim almış, kadın kılığında bile şehirde gezebilir.
Yakalanma riskine karşılık üzerinde sürekli bomba taşır. bir adamı 5 dk da
öldürür. Ortadan kaybolur demişti. Ben de H.İ.D’dan M.A kod isimli Y.D ile
ilgili bu cümleleri duyduğum için Y.D’ın beni evimde bu olayla ilgili
konuşmamam konusundaki tehditlerinden etkilendim. Korktuğum için polise de
herhangi bir şey söylemedim. M.A kodlu Y.D ile Pazar günkü olaydan 1 gün
sonraki bu görüşmemizden sonra pazartesi günü ben kimseyle görüşmedim. Salı
günü yani Ankara olayındaki patlamadan 2 gün sonra 13/10/2015 tarihinde evimin
yakınında H.İ.D ile karşılaştım. Ben kendime ait 27 Z 7072 plakalı Megane marka
aracımı kullanıyordum. H.İ.D’da arkadaki Ankara olayında kullanılan gri renkli
34 DM 8XXX ford focus model araçla bana selektör yaptı. Benim adıma kayıtlı 27
Z 7XXX plakalı araçta babamın 5 bin TL’lik fıstık parası vardır, aracın diğer
parasını da oto galericilik işi yapan ağabeyim M.Ş karşıladı. Satılana kadar
sen bin diye bana vermişti. H.İ.D bana Salı günü bulunduğu araçtan bana selektör
yapınca, ben durdum. H.İ.D benim yanıma geldi. Araçtan indi, bana renkli bir poşet
verdi. Bana “ BU EMANETİ AL 2 GÜN SONRA YEŞİL VADİ PARKININ YANINDA SAAT ÖĞLEN
12 SIRALARINDA DUR, SENDEN BU PAKETİ ORAYA CEMİL DİYE BİRİ GELİP ALACAK “ dedi. Bana paketi acele acele verdi, hemen
aracına binip gitti. H.İ.D ile Ankara’da ki patlama olayıyla ilgili aramızda
herhangi bir konuşma geçmedi. Konuşmamamla ilgili zaten M.A kod isimli Y.D’dan
yukarıda anlattığım şekilde tehdit almıştım, o yüzden bende bir şey konuşmadım.
“ben
eşimin altınlarını satmıştım, bu parayla ilerde bedelli askerlik çıkarsa, onun
bedelini yatıracaktım”
H.İ.D’un verdiği poşeti alınca
ben eve gittim. Bu sırada saat 16:00-17:00 sıralarıydı. Eve gittiğimde poşetin
içinde ne olduğunu merak ettim. Poşeti açtığımda 3 ADET EL BOMBASI, 2 KUTU
TABANCA MERMİSİ, YAKLAŞIK 20-30 ADET AÇIKTA TABANCA MERMİSİ vardı. Ben bu
paketi Perşembe günü yeşil vadi parkında tanımadığım C… isimli şahsa teslim
edecektim. Ancak polis beni Çarşamba günü gözaltına aldığı için ben bu el
bombalarını ve mermilerini tanımadığım, açık kimliğini bilmediğim ve telefon
numarasını da bilmediğim şahsa teslim edemedim. Gözaltına alındığımda polis
evimde arama yaptı. H.İ.D’un bana C… isimli şahsa teslim edilmek üzere verdiği
bahse konu el bombası ve mermilere polis el koydu. Üzerimden 11 bin tl para
çıktı. Bu para, ben eşimin altınlarını satmıştım, bu parayla ilerde bedelli
askerlik çıkarsa, onun bedelini yatıracaktım. Söylediğim gibi bu para eşimin
altınlarının karşılığı paradır.
Ben H.İ.D’a olaydan sonra
Salı günü bana poşeti C… senden alacak diye verdiğinde, ben kendisine C… kim
diye sordum. O da bana C… Gaziantep’de vatan mahallesinde PKK’lıların eylem
yaptığı mahallede oturan birisidir. Bu şahıs yani C… isimli şahıs PKK’lılar
eyleme çıkınca para karşılığı bomba atıyor, bu paketin içindekileri C…
kullanacaktı dedi. Yani ben paketin içindeki el bombalarını C… isimli şahsa
Perşembe günü teslim edebilseydim, tanımadığım C… isimli şahısta Gaziantep
ilinde PKK lehine gösteri yapan şahısların üzerine bu el bombalarını atacaktı.
Ancak bana hangi tarihte bu el bombalarının kullanılacağını söylemedi.