TIR mevzunun öteki yüzü





Son dönemde Adana’da durdurulan mühimmat yüklü TIR’lar yeniden tartışma konusu oldu. Soruşturmada görev alan savcılar ve askerler hakkında açılan davalar devam ederken, siyasi iktidar, üst düzeyden yargılamayı etkileyecek şekilde açıklamalar yapmaya başladı.


Öyle ki yargılama sürerken, “hain”, “şerefsiz”, “alçak” gibi ithamlar da havalar da uçuyor. İktidarın ağzından etkilenen kitle ise söyleneni aynen tekrar ederek, bilmedikleri dosya, yüzlerini görmedikleri, haklarında fikir sahibi dahi olamayacakları savcılar, askerler hakkında yorum yapıyor. Aynı ağız ile konuşuyor. Hoş lehte konuşacağım diyenlerin de pek farkı yok. Araştırmadan, bilmeden, etmeden ahkam kesiyorlar.

Savcıların yargılandığı dava da neler var, TIR’lar kimin, nereye gidiyor, bu soruların yanıtını neye dayanarak veriyorlar. Sadece söylemlere! Davayı kaç yazar, kaç siyasi takip ediyor? Savcılarla görüşen var mı (gazeteci, siyasetçi, bürokrat vs) , dosyayı, iddianameyi okuyan ya da? YOK! Suçlamayı dahi bilmiyorlar.

Öncelikle yargılamadan başlayalım, savcılar ne ile suçlanıyor?

-      Devlet sırrını ifşa etmek, hükümeti devirmeye teşebbüs…. (FETÖ-paralel suçlaması yok)

Darbe ise neden hükümet kabinesi iddianamede mağdur değil?

Suçlamardan biri “Devlet sırrını ifşa” ama  olayın “devlet sırrı” kapsamında olduğuna dair dosya da bir tespit var mı ? YOK!
( Yargıtay’daki davada durumun MGK ve yetkili organlara sorulması, devlet sırrı olup olmadığının, silahların ne şekilde yola çıktığının sorulması istenmişti… Hala sorulmadı)

Diğer yandan, savcılara hem devlet sırrını ifşa suçlaması yapılıyor hem de duruşmalar “devlet sırrı” diye kapalı gerçekleşiyor. İFŞA OLMUŞSA SIR NEREDE? Ortada sır kalmadığına göre gizlenen ne?

TIR’lar MİT’in iddiası

-      TIR’ların MİT’in olduğu iddiasına gelince, 1 ve 19 Ocak’ta durdurulan TIR’larla ilgili savcı Aziz Takçı (Özcan Şişman görevden alınınca yerine Hatay bölgesine bakmak ile görevlendirilmişti) 1 Ocak’ta durdurulan fakat aranamayan TIR ile ilgili 6 Ocak’ta , 19 Ocak’ta durdurulan ve içerisinde mühimmat olduğu tespit edilip, mühimmatlardan alınan numunelerle kriminal rapor hazırlanan TIR’larla ilgili de üç beş gün sonra MİT, MİT bölge başkanlıkları ve devletin kurumlarına müzekkere yazarak TIR’lar sizin mi, içerisinde ne taşıyordu, görevlendirme şekli ve talimatını sormuş, fakat bu müzekkerelere cevap alamamıştı… (müzekkereler dava dosyasında mevcut)

Bunun ötesinde, bugüne kadar MİT kurum olarak bu olayla ilgili açıklama yapmadı. Olaya sahip de çıkan bir ifadesi olmadı.

Hepsini geçin, eğer TIR’lar MİT’in ise MİT neden askerlerin ve savcıların yargılandığı davada mağdur ve şikayetçi değil!

Olay yerinde eskortta olan MİT’çiler ve TIR şoförlerinin ifadesi var mı?

Savcıların ve askerlerin yargılandıkları davalara konu iddianame ve ek dosyalarında, olay yerinde olan ve MİT personeli olduğu iddia edilen kişiler ve TIR şoförlerinin adları dahi YOK! İfadeleri alınmamış… Alınmayan ifadelerden dosyanın savcısı konumunda olan HSYK Müfettişi ve askerler hakkında iddianame hazırlayan savcılar MİT personeli ve TIR şoförleri adına kendileri yorumlar yapmış! Askerlerin savcıların ifadesi alınırken, isimleri resimleri çarşaf çarşaf yayınlanırken, “devlet sırrı” diye kapalı görülen davalarda olayın birebir tanığı ve mağduru olduğu iddia edilenlerin isimleri ifadeleri neden YOK!

Savcı ve askerlerin olay tarihinde yaptıkları telefon görüşmelerine ilişkin kayıtlar (HTS) alınırken, olay yerindeki MİT personeli olduğu iddia edilen kişiler ve şoförlerin isimlerinin ve ifadelerinin yer almamasının yanı sıra neden HTS kayıtları YOK! Onlar kimlerle görüştü sevkiyat öncesi, sonrası ve durdurma anında! Savcıların ve askerlerin lehine olacak tek bir delil neden yok. Savcılar ve askerlerin tüm iletişim kayıtları alınırken, kendisinin bakan ve müsteşar tarafından tehdit edildiğini öne süren eski Adana Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık’ın tüm taleplerine rağmen neden telefon kayıtları alınmadı, alınmıyor!

TIR’lar nereye gidiyordu?

İktidarın TÜRKMENLER, muhaliflerin ise IŞİD ya da ÖSO’ya gittiğini iddia ettiği silahlar dava dosyaları ve iddianamelerde yanıtını bulamıyor. Her iki tarafın iddiası da bu durumda havada kalıyor. Zira dosyada TIR’larda bulunan silahların nereden geldiği, nasıl yüklendiği, silahların nasıl ödemesinin yapıldığı ve nereye gittiğine dair en ufak bir tespit yer almıyor! Yani TIR’lardaki silahlarla ilgili nereye gittiği de nereden geldiği sorusu da yanıtını bulmuyor…


Ülke dışına silah çıkarmak mı sadece şaibeli?

Diğer yandan tartışmalar silahların kime gittiği minvalinde dönüyor. Ancak herkes bir noktayı atlıyor. Silahlar NEREDEN GELİYOR? Bu sorunun yanıtı da yok! Yasalara göre, meclis kararı olmadan ülke dışına silah çıkarmak suç ya ülkeye sokmak? O da suç… Ayrıca MİT’in silah taşıma görevi de yok. Hadi diyelim taşıyor gerçekten de TÜRKMENLERE gidiyor. Peki ülkeye silah nasıl sokuluyor… Bunun ödemesi nasıl yapılıyor. Resmi olarak silah alımı, ülkeye sokulması yasal çerçeve ile mi gerçekleşmiş? HAYIR… Zira buna ilişkin resmi bir evrak YOK!

İddianameyi hazırlayan savcıların da yargılamayı yapan hakimlerin de öncelikle savcıları ve askerleri suçlaması için silahların nereden geldiği ve nereye gittiğini tespit etmesi gerekir. Öyle hayali bir çıkarımla hukuk işlemez, işletilemez ve kimse hayali çıkarımlarla suçlu ilan edilemez!


MİT’çilere operasyon


Ortada dolanan ifadelerden biri de MİT personeline operasyon yapıldığı iddiası. Olay yerindeki TIR’lar MİT’e değil sivil şahıslara ait, TIR’ların şoförleri de sivil, MİT’çi olduğu belirtilenler eskortla gelen araçlardalar. Eskortlar aranmış mı HAYIR! Sivillerin kullandığı TIR’ların aranmasının önündeki engel ne? Diğer yandan 1 Ocak’taki eskort yani araba MİT personelin içerisinde olduğu da MİT’e kurum olarak kayıtlı değil, daha önce El Kaideden yasal işlem görmüş A.D isimli şahsa kayıtlı… Araçla ilgili sorgulama tutanakları dosyada mevcut…  o halde bu yasal işte devletin personeline verecek aracı mı yoktu.


“TIR’lar durduruldu Türkmenler mağdur oldu” yalanı!
                                                                     

Son dönemde siyasetçilerin ve yandaşların yalanlarından birisi de TIR’lar durduruldu Türkmenler mağdur oldu yalanı. Hatırlarsanız, battaniyeler Türkmenlere gidiyordu açıklamalarının ardından, Türkmenler yardım almadıklarını açıkladılar. Buna ilişkin davalarda da bir delil yok. Türkmenlere sorulmamış “siz mi aldınız” diye. Ayrıca giden TIR sayısı 2000 olarak biliniyor durdurulan TIR’ların sanki gitmesi engellenmiş gibi de bir algı var. Oysa TIR’lar yoluna devam ediyor. Yani kimse TIR’ların gideceği yere artık Türkmenler mi, ÖSO mu, IŞİD mi belli değil gitmesine engel olmadı. TIR’lar yoluna devam etti. Ayrıca 2000 TIR’dan 4’ü durduruldu ise giden 1996’sına ne oldu? Türkmen nüfusu kaç? Bu rakama göre her 3 eve bir TIR düşüyor. E nerede bu yardımlar daha kaç TIR lazımdı Türkmenlerin kendisini koruması için? Hani battaniye vardı TIR’larla ilk etapta yapılan bu savunma neden sonradan silaha döndü?
Yargılamayı etkileme…

Yargılamayı yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi olay sonrasında dizayn edildiği için zaten doğal hakimlik ilkesine de aykırı yargılama yapıyor. Davanın başından beri de müştekileri dahi duruşmaya çağırmadı. Talepler de karşılanmadı…

Savcı ve askerlerin yargılanması sürerken en tepeden yapılan ve kesin hüküm içeren açıklamalara bakın, hainler, şerefsizler gibi ağır hakaret ve ithamlar içeriyor. Masumiyet karineleri yerle bir ediliyor. Ancak yargılamayı yapan yüksek mahkeme ve yerel mahkeme bunları görmezden geliyor. Bu kişiler hakkında işlem başlatmıyor. Düşünün Anayasa Profösörü olan Burhan Kuzu TIR soruşturmasında görev alanlara “şerefsiz” diyebiliyor. Masumiyet karinesi bir hukuk profösörü tarafından ihlal ediliyor. O dönem Adalet Bakanı olan ve bugün açıklanan kabinede yeniden Adalet Bakanlığı görevine getirilen Bekir Bozdağ twitter dan soruşturmayı yapanları suçlayıcı açıklamalar yapıyor. Kendisi aynı zamanda savcılar hakkında karar merci olan HSYK’nın başkanı. Hükmü onlar verecekse mahkemeler neden var? Mahkemeler eğer adalet için varsa, neden kendileri dışında masumiyet karinelerini hiçe sayarak hüküm verenler hakkında işlem yapamıyor. Bildikleri varsa gitsin davalarda anlatsınlar. İthamlarını yasal çerçevede kayıtlara geçirerek bulunsunlar.


Popüler Yayınlar