"Son dönemde politikacılara yöneltilen eleştiriler suç olarak nitelendiriliyor"
Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu, Kılıçdaroğlu’nun 17-25 Aralık ile ilgili sözleri üzerine açılan tazminat davasının “muhalefet liderinin konuşması değil, konuşmaması tepkiye neden olur gerekçesi ile reddedilmesini değerlendirdi.
Kaboğlu, “Yıllarca savunduğumuz bu görüşü, yargıçların kararlarına yansıtması önemli, kamuoyunu ilgilendire sorunlarının tartışılmasını kolaylaştırıcı ve önünü açıcı olmuştur” dedi. Kaboğlu, AİHM’nin siyasilere yöneltilecek eleştirilerin daha ağır, yıpratıcı olmasına hükmeden emsal kararlarını da açıklamasında hatırlattı.
17-25 Aralık Komisyonu üyesi AKP'li Ayşe Türkmenoğlu'nun 4 Bakan'a Yüce Divan yolunu kapatan vekillerle ilgili açıklamalarında Kılıçdaroğlu'nun kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle açtığı manevi tazminat davası Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesince reddedildi. AKP’li vekillerin dört bakanla ilgili yüce divan oylamasında ki tutumlarına CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında komisyonun AKP’li vekillerinin adlarını sayarak tepki göstermişti. Mahkeme, davaya konu olan Kılıçdaroğlu’nun “Bu milletvekilleri hırsızların hamiliğine soyunmuş. Herkes bunu böyle bilsin. 9 kişiye söylüyorum. Sizde ahlak var mı, sizde vicdan var mı, sizde iman var mı? Sizde namus ve şeref var mı?” sözlerinin “fikir ve eleştiri özgürlüğü” kapsamında olduğunu ve tartışılan hadiseler ve alınan kararla ilgili olarak ana muhalefet liderinin konuşmasının değil konuşmamasının tepkiye yol açacağını belirterek, davayı reddetti.
Mahkeme kararını Haberdar’a değerlendiren Anayasa hukukçusu Prof.Dr.İbrahim Kaboğlu şunları söyledi:
“Son dönemde, özellikle ülke sorunlarını, kamuoyunu ilgilendiren konularda politikacılara yöneltilen eleştiriler suç olarak nitelendiriliyor. Bu yüzden gazeteciler, politikacılar soruşturmalara, kovuşturmalara tabi tutuluyor ve bu soruşturma ve kovuşturmalar çoğunlukla “gazetecilerin hapse atılması” gibi yaptırımlarla sonuçlandırılıyor.
Oysa bunlar AİHM’nin emsal birçok kararında olduğu gibi ifade özgürlüklerinden yararlanılan haklar olarak değerlendirilmelidir. Eleştiriye konu olay, kamuoyunu ilgilendiren konular ise ve aile hayatı gibi özel hayata dair bir unsur içermiyorsa, herkesi ilgilendiriyorsa, bu konuda herkes fikrini eleştirisini belirtebilmelidir.
Eğer kamuoyunu ilgilendiren konular, ülke sorunları konusunda eleştiri muhatabı Cumhurbaşkanı, bakanlar gibi kişiler ise AİHM onlara yöneltilen eleştiriler daha ağır, sert ve yıpratıcı olabilir diyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü konusu ön plana çıkıyor. Eleştiri hakkını kullanan gazeteci, muhalefet liderleri gibi isimlerse ifade özgürlüğünün kapsamı da genişliyor. Yukarıda belirttiğim gibi eleştiri konusu özel hayata dair değil, ülke konularında ise ifade ve fikir özgürlüğünü geniş tutan bu yargı kararı önemlidir. Bizim yıllarca savunduğumuz görüşün, yargıçlar tarafından kararlarına işlenmiş olması, kamuoyunu ilgilendiren sorunlarının tartışılmasını kolaylaştırıcı ve önünü açıcı olmuştur.”